BİR MENDİL ALSANA....Kalabalıklar içinden geçiyordum ki Biri usulca koluma dokundu. Ardından minik bir el uzandı. Kocaman gözleri,utangaç bakışları Kire bulaşmış yanakları vardı. Gözleri,gözlerime takıldı "Abla bir mendil alsana" dedi. Aldırış etmeyerek yoluma devam ettim. Koşarak yetişmeye çalışıyordu, Sesi kulaklarımda yankılanıyordu sanki "Ne olur,ne olur bir mendil alsana be abla." Bir an duraksadım. Ellerim soğuktan kıpkırmızı olmuş ellerine uzandı, İçimde fırtınalar koptu sandım. "Mendilin ne kadar ablacım"dedim, "Sen ne verirsen diyerek" Başını yırtılmış ayakkabılarının üzerine doğru eğdi. Parayı uzatırken utanıyordum sanki Ben mahçup, o benden mahçup elini uzattı. Ve yüzüme hiç bakmadı. Mendili veriyordu ki,"O sende kalsın",dedim. "Olmaz abla parasını verdin"diyerek ısrar etti. Kirpiklerim ıslak,dizlerimin üstüne çöktüm. Çenesini tutup,başını kaldırarak; "Bak benim mendilim var, O sende kalsın olur mu"dedim. Başını salladı,sessizce "tamam" dedi. Sonra eskimiş,incecik montunu Üşümesin diye kapatmaya çalıştım. Ama düğmesi yoktu ki kapansın. Açtığı yaralar kanadıkça,kanıyordu. Onun aciz omuzları kocaman hayatı yükleniyordu. Gözleri dolu doluydu Fakat çocuk işte, Yüzü herşeye inat gülümsüyordu. Bir an ellerini yüreğimden koparıp, Koşarak ilerledi. Uzun bir süre onu seyrettim uzaklardan. Yerden bulduğu çikolata kağıtlarını alıp önce içine bakıyor,sonra buruşturup fırlatıyordu. Bazen caddeden geçen arabalara dalıp gidiyor Bazen de üşüyen ellerini ısıtmak için silkeliyordu. Bir an dert ettiğim şeylere kaydı düşüncelerim Yazıklar olsun kendime,yazıklar olsun,dedim. Yavaş yavaş hava kararıyordu. Otobüse binmek için yürürken Son kez, O küçük ama kocaman yürekli insana baktım. Yine koşuşturuyordu kalabalıklar arasında. Sesi hiç gitmiyordu kulaklarımdan, "Abi bir mendil alsana..." "Abla bir mendil alsana..." |