KAÇIŞ...
Gidiyorum şimdi…
Hiç bir şey almadım yanıma ,içim o kadar dolu ki ,tek bir çöp bile kaldıramaz bedenim. Bakışınla ,gülüşünle , sensizlikle o kadar doluyum ki, Ne yıldızlar parlak gözlerin kadar, nede yağmur senin kadar serin. Alışamadım bu kente… Issız, sessiz ve daha çok sensiz… Bazen annemi hatırlatıyor bana, şefkatli, neşeli, sevgi dolu, Bazen de babam gibi, sert , soğuk ,merhametli… Tanımadığım sokak isimleri var. Adını hiç duymadığım caddeler,kocaman levhalar var gökyüzünü kapatan. Taksiciler var her sokak başında. Daha önce hiç görmediğim simalar ,anlamaya çalıştığım diller, dinler, ırklar var… Bu kentte yaşanacak çok şey var. Alışkanlıkları değiştirmek zaman alacak… Örneğin sensiz sabahlara uyanacağım, senin olmadığın geceler yaşayacağım, senin sevdiğin yemekleri sensiz tadacağım… Yine de, yeniliklere hazırlıyorum kendimi… Yeni filizlenen çiçeklerim var,saksılara koyamadığım… Adını koymaya çekindiğim umutlarım. Aslında hayata dair, o kadar çok şeyim var ki anlatamadığım… Geldiğim yerleri unutmak için kaçtım buralara, doğduğum kenti,büyüdüğüm evi… Bazen uzun bir yolculuğa çıkıyorum,kendime yolculuk ... Kendim de kayboluyorum.. Ben, ben olmaktan çıkıyorum bezen, kendimi terk ediyorum. Alışık olduğum bir durum oysa terk edilmek, buna alışamadım. Koyduğum yerde bulamıyorum ki kendimi… Öğrenecek çok şey varmış daha. İstasyonlarda üşümek iyi geliyor, vagonlarda ayakta kalmak, insan içine karışmak ,insan olmak iyi geliyor ... Nefes alamadığım anlar oluyor bazen. Nefessiz kaldığım zamanlar… Korkuyorum, ürküyorum , ölüyorum biraz… Aklımın bir köşesinde sen ... Bütün korkular bitiyor ve nefes alıyorum... Kahramanım oluyorsun… Şimdi , o kahramanı çok özlüyorum. Ne kadar alıştım desem de yalan “Alışamadım, ben bu kente… ”“Alışamadım… sensizliğe…” |