piyerloti/gazoz ağacı
Olmuyor işte, olmuyor.
Oysa ki bu sabah yeni bir benim diyerek açmıştım gözlerimi, En neşeli rollere bürünüp kalkmıştım yatağımdan, Ama olmuyor işte. Ya oturduğum masa; O biçim fiyakalı Has ipek tütünden sardım sigaramı, Üstüne üstlük bol şekerli söyledim kahveyi Lâkin, olmuyor işte; Bir yanım hep yarım, eksik... Oysa ki ben hep sevecen bakardım. Kıskanıyor muyum yoksa yan masadakileri? Oğlan pısırık ama belli, cüzdanı birkaç katlı, Kızın çenesi desen sanki çarşamba pazarı, O garip makyajıysa hiç yakışmamış üstelik. Ama mutlular, Adeta gözlerinin içi gülüyor ikisinin de, Aşıklar… Sadece onlar mı? Dört yanım doldu taştı çifte kumrularla, Herkes sevgi dolu sözler fısıldıyor. Ya ben, ben ne desem ki, ne fısıldasam? Şöyle mi desem yoksa; “piyerloti’deyim alt tarafımda mezarlar”… Böyle de olmaz ki, Hergün bir hayalle kol kola dolaşılmaz ki, Beynenminel sen olmalıydın yanımda Düşlerden ırak, düpe düz gerçek. Kahveleri orta söylemeliydik, Muhabbetimiz ise bol şekerli. Tütünde neymiş? Ortaya elmalı bir nargile; Tek ağızlıklı… Piyerloti’deyim; Çifte kumrular, çifte umutlar, Benim ise alt tarafımda duruyor; Merhum ve umutsuzlar… Kalkıyorlar işte ard arda, Boşalıyor masalar. Akşama herkes mutlu bir gün anlatacak meraklılara, Ben ne desem ki şimdi bizim valideye, Ya sorarsa gözlerini çıkartıp; Nerede kaldın, kim vardı yanında? Başımı önüme eğip şöyle mi cevap versem acaba; Piyerloti-gazoz ağacı… |
ARAMIZA HOŞGELDİNİZ SEFALAR GETİRDİNİZ.