Bizim Kışlarımız Mandalina KokardıNe yün çoraplarımız vardı, ne de saçörgülü bir atkımız. Dağ rüzgarında camımız titrer, ıslık çalardı kapımız. Kara yeleğinden çıkardığı kösteğine bakardı dedem her seferinde, radyoda "Akşam Haberleri" dediğinde. O zamanlar henüz düşlerimiz camlı kutulardan yansımazdı. Bir sobamız yanardı, bizim kışlarımız mandalina kokardı. Cebimde cam misketlerin şakırtısını taşırdım. Makaralı tel arabamın direksiyonunu onarırdım. Alır önüne,kerat cetvelini sorardı bana rahmetli dayım. Tersten sorduğu her seferinde, yedi kere sekizde takılırdım. Yasaklanırdı bütün teksas-tommiksler, mahalle maçları. O zamanlar bir çift ayakkabımız vardı, eskimesinler diye bir sebep aranırdı. Yerli malı haftası olurdu okullarda. Her Pazar bir filim oynatılırdı şehir tiyatrosunda. Yaz tatillerinde bir boyacının, ya da bir kaportacının yanına çırak verilirdik, olmadı simit satardık stadyumda maç olduğunda. Büyük lükstü, gömlekli bir tezgahtar olmak kapalıçarşıda. Büyük gururdu, cumaları çorbacıda hesap ödemek. O zamanlar para kazanan çocuk adam sayılırdı. Anamız babamız gurbettelerdi, yarı öksüz sayılırdık. Bayram günlerinde içimiz sızlar,el öperken seyirirdi alt dudağımız. Hasret çıkardı karşımıza ziline bastığımız her evden. Radyoda "Dünyadan Haberler" dediğinde, annemin sesini beklerdim içimden. Ne başımızı okşayan bir el vardı, ne de göğsüne yaslandığımız. Bir sobamız yanardı, mandalina kokardı bizim kışlarımız. |
Makaralı tel arabamın direksiyonunu onarırdım.
Alır önüne,kerat cetvelini sorardı bana rahmetli dayım.
Tersten sorduğu her seferinde, yedi kere sekizde takılırdım.
Yasaklanırdı bütün teksas-tommiksler, mahalle maçları.
O zamanlar bir çift ayakkabımız vardı,
eskimesinler diye bir sebep aranırdı.
Çocukluğumuzu bir filim seyreder gibi okudum.Kutlarım biz bize benzeriz.Selamlar