Sökük:3
"Sanığın kendi içindeki tutukluluk hali devam
etmekte, hücresine götürün!" HÜCRE- iç ülkemdeki hapishanede kendi parmaklıklarını kendi döven mahkûm hezeyandan örülme buhranlar çivi dört duvarıma hazan mevsimi koku kırıkları yapıştırılmış kalp grafiğindeki yükselip alçalan sinyallerden topuzlarına kadar keder atımlarından kurulu yollar kristalize süs eşyalarından dökülen tınılar okşayınca birbirini hırıltılardan dokunmuş bir karnaval sunuyor loş karanlığa her bakışımda donuklaşma değişimleri buzlu gam parçalarına düşüşleri çığ hücremin tabanındaki anılara sanki; dökülmüşçesine alev coğrafyasına eriyişleri birleşen damlaların dönüşümleri akarsulara kendini oluşturdukları denizlerde bıraktıkları alüvyonlar deniz kabuklarında sürgüne demirli zaman hırçınım; yaklaştıkça fayı tutmuş ömrümün dört duvarına ne zaman olduğu bilinmez deprem zihnim çatlak çatlak düş kabuklarının dokunuşlarında yirmiyi aşkın gri çerçeveyi sınırlayan çocukluğum tavanında sıvı görüntülerin bilgi hafızası kristallerde saklı rüyalar sarsıntılarla çatladı ekrandan dört duvarıma akışlar yılankavi bir şekilde duvardaki kırıklardan sızan yıllar yarıklardaki boşluklarda kılcal damar misali ilerleyişleri hülyaların anılarımdaki yaş denizlerine sarılışlarda suyun kaldırma kuvvetini yenen dibe batışlar gözyaşı sondajlamakta yüzeyde alevim hücremi aydınlatışlarda çıtır çıtır yanışlarımı fırlattım duvarlardaki deniz kabuklarına pastelleşen küllerden tablolaştırıp çerçeveleri astım gardiyan boynuna pencere kenarında sesler gözlerinde Dünya İnci’si şiir umut misali narin bir kuş Kız Kulesi’nin karşısında zaman gemilerini yüzdürüyor biri tekrar alınmak üzere ayaklanmaları emanetçi martılarda çığlık! keşke kopsak bir İstanbul masalı gibi... Şiir: Karkristali / Haziran 2006 Düzenleme: Sude Nur Haylazca / Aralık 2009 |
yarıklardaki boşluklarda
kılcal damar misali ilerleyişleri hülyaların
anılarımdaki yaş denizlerine sarılışlarda
suyun kaldırma kuvvetini yenen dibe batışlar
gözyaşı sondajlamakta
yüzeyde alevim hücremi aydınlatışlarda
çıtır çıtır yanışlarımı
fırlattım duvarlardaki deniz kabuklarına
pastelleşen küllerden tablolaştırıp çerçeveleri
astım
gardiyan boynuna
pencere kenarında sesler
gözlerinde Dünya İnci’si şiir
umut misali narin bir kuş
Kız Kulesi’nin karşısında
zaman gemilerini yüzdürüyor biri
tekrar alınmak üzere ayaklanmaları
emanetçi martılarda
çığlık!
keşke kopsak
bir İstanbul masalı gibi...
B
A
Y
I
L
DIM.