Ay düşmüş hücremin penceresine 2
Sen düştün hayallerime
Bütün varlığınla Bir ay gibi sessizce Sen düştün düşlerime En çokta seni almak istediler Biliyormusun benliğimden Umudumu kırmak için Başaramadılar Ey sevgili Başaramadılar Seni almayı düşlerimden Oysa neler yapmadılarki Seni almak için İnsanlığı ayaklar altına alarak Dağ olsa dayanmaz Demir olsa erirdi utancından Binlerce parçaya böldüler bedenimi Kimsesiz kimliksiz En rezilce yöntemler kullanarak Gururumu aldılar Onursuz bırakarak kendilerini İnsanlığımdan utandım Kendimden utandım İnsan olmaktan. Yüzüne tükürdüm celladın Vur ulan dedim vurmasan serefsizsin Öldür beni öölldüürr Ben artık yaşamıyorumki zaten Bir cesedi ne kadar acıtırki Vucuduna yapılan işkenceler Ama başaramadılar ey sevgili Düşlerimden seni almayı En çokta bu koydu onlara .........Ve bu bana yeter. Yaşar çetinkaya Malazgirt |
KARIMA MEKTUP
11-11-1933
Bursa
Hapishanesi
Bir tanem!
Son mektubunda:
'Başım sızlıyor yüreğim sersem! ' diyorsun.
'Seni asarlarsa seni kaybedersem;
diyorsun;
'yaşıyamam! '
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın kalbimin
kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgilim;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazıma!
Ben,
alaca karanlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim:
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.
Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı,
Ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.
NAZIM HİKMET