Mutluluk ve Huzur -II-
sanki yeniden karların altında kalmış gibiyim
ellerimin titremesi parmaklarımın istediğim yerlere dokunamayışı soğuktan değil bedenimin titreyişi ise dışarıdaki soğuğu algılamayacak kadar duyduğu heyecandan yeniden bir deprem içindeyim sarsıntının bu kadar şiddetli olmadığı bir deprem öylesine titriyorum işte yanaklarım ise ıslak, üşüyorum süzülen bir kaç damla yaşın neden ve ne anlamda olduğunu çözmeye çalışırken kalbim dar olan yerine isyan etmekte kanım damarlarımda akmıyor, donmuş yüreğimde tebessüm dudaklarımda yok çenem titremekten, dişlerim ise bir orkestra misali bir kaç tane olan soru işaretleri bir orduya dönüştü hepsi üstüme üstüme geliyor bir kaç yudum alkol ile çözülmeli miyim yoksa bunun zevkine mi varmalıyım bir nefes sigara ile ciğerlerimi patlatmak istercesine nefessiz mi kalmalıyım nefessiz kalışım sigaradan değil aslında ilk defa bir kamyon çarpmış gibi hissediyorum dağılmışlığımla, sigaramın dumanında yok oluşumla sanki çok daha dikkatli bakarsam seni görecekmişim gibi sanki orada, arada bir yerde sıkışmışsın gibi biraz bu yandan, biraz öte yandan ardına bakıyorum pencerenin 15 gün ancak olmasına rağmen çok uzun zaman öncesinden gelen ve yine henüz 15 güne rağmen yine çok uzak oluşuna rağmen içtiğin son yudumun içindeymişim gibi esen rüzgara inat yaz, Silme, yazdığını yeniden yaz ne araya giren km ler ne verilen sözlerin gerçekleşmeyişi ne gelmeyişlerin hiç birinde, ama hiç birinde kırılmadım kırılamadım neden dediğimde ise hep hafifçe yana eğik başın bana bakan gözlerin gözlerinde sözlerin sözlerindeki sevgindi, seni benden koruyan aslında hep bir bahane buldum yeniden sana sarılmaya hep bir şeyler uydurdum kendimce tutundum uydurduklarıma seslenirken bana adımla belli belirsiz titrek sesin kısa bakışlarında yakaladığım uzun cümlelerin çoğu zaman sessizliklerindi aslında en çok söylediklerin ben hep sarıldım sana hem de hiç korkmadan hep bir bahaneyle de olsa bırakmadım arkamı dönüp gideceğim dediğim zamanlar bile oldu yeter artık şansını çok zorluyor dediklerim de ve her şeye rağmen yine yeniden sarılacak bir bahane yarattım korudum seni kendimden kırılganlığımdan güvendim her an güvenine, güvenime, sana sığındım hep sarıldım sana ilk gün sarıldığım gibi yok olduğum o ilk günlerde bile takip edip neden bu merak dediğim zamanlarda bile sarılı kalmışlığım vardı farkında olmadan, bilmeden ama hissederek yaşadığım bir yürek çarpıntısı içinde yaşattığım satırlarında olmak kelimelerine dokunmak her harfinin şekline bürünmekti bana iyi gelen sesindi huzur veren ve bir o kadarda huzurumu alan ama yaşamadığım tek bir şey vardı hiç ama hiç tedirgin olmadım ne yanında, ne karşında, ne kelimelerinde, ne de şeklini aldığım harflerinde bir o kadar rahattım yakın olmak ... bir sonraki satırları yazamadım silmemek için seninle konuşmak seninle sen olmak evet seninle bir şeyi paylaşıyor olmak ki seninle hayatımı paylaştım hiç çekinmeden, sakınmadan, gizlemeden öylesine çıplak sundum hayatımı sana savunmasız, gizsiz, yaşadığım gibi, olduğu gibi ne bir fazla ne bir eksik ve bir şey daha var bildiğin, söylediğim, ve her zaman söylemekten zevk aldığım bir şey en son söyleyeceğim o iki kelime teşekkür ederim evet teşekkür ederim varlığına teşekkür ederim beni böylesine mutlu eden bir yüreğe sahip olduğuna ve her zaman söylediğim bu sefer yine söyleyeceğim son sözüm ise bildiğin gibi hissettiğin gibi seni seviyorum |
Eh be prenses,
bu kadar olur dedirtti .
Huzur meleğim huzur.
Seni seviyorum.