Hey Gidi Zilli Hey!
Dudağını sola doğru yatırmış hasbam,
Gözlerini de kısmış, kedi gibi, Siyah zülfünü düşürmüş yüzüne, Oceli ince parmakları, belinde, diklensen; sanki dövecek zilli... Kapıya dikilmiş, deli dumrulun dişisi, Tutmuş kulpundan, alay edecek belli. Geçsem bi-türlü,geçmesem bi-türlü, Açtı ağzını,yumdu gözünü, Dümdüz etti bütün geçmişi... Süklüm,püklüm oturup dinledim, çaresiz; İçimden bir ses: heyt yeter! dedi, yeter densiz! Kim verdi sana bu cesareti? terbiyesiz! Diyeceğim, demesine ama, nerde bende o yürek? Diyemem ki! kıyamam ki! dayanamam ki! Alay edip çıktı gitti, salına,salına şırfıntı, Hızla çekti yüzüme, kapıyıda, maymun iştahlı, O gün; yağmurlu bir nisandı, hiç aklımdan Çıkarmı? Bulutlar yüreğimi sarmış, ortalığa tül gibi sarkmıştı... Kurşun gibi düştüm, sokaklara; ardından çektim kafayı, Çisil, çisildi yağmur, sarardı avuçlarım, karardı dünyam, Bir balko çaktı o an; yürümek desen, enikonu zorlaştı, Kolaymı gülüm! kolaymı dayanmak? bunca yıldan sonra; Yıldırımın düştüğü yerden, akıp giden, horladığın sevdamdı... ayazoglum |