EĞSENİZE BAŞINIZI
Hayat sofrasına yıllardan beri
Kaşık sallayıp durdum, Adım, adım yürüdüm Korku sahilinde, Karanlıkta kalmış Kimliğimi bulmak için Nice seferlere çıktım, Nice hasret akşamlarına daldım, Ruhumu teslim ederek Kaç yürekte, kaç kez Acı çektim türlü türlüsünden, Nice zaaflara düştüm Nice teslimler yaşadım Saçlarımın rengine beyazı vererek, Baharı avuçlayamadım, Hüzünleri çektim, bağrımdan içeri Maviyi tatmadım, gökyüzünden başka Denize ayak vurmadım, Yeşile uzanmadım, boylu boyunca Kırmızıya vurdular, siyahı giydirdiler Matemin koynunda beslediler ufkumu, Toprağın kokusundan çektiler ruhumu. İçimde bir cani yarattılar Eşkâli günden güne değişen Sabrıma mil çekti, kirli ellerin sahibi, Dalından kopardılar Gençliğimin vefasını. Daha ne bekliyorsunuz Eğsenize başınızı, Versenize payınıza düşen, insanlığın yüzünü Versenize benim yıllara kaptırdığım ruhumda gizenmiş olan asıl kimliğimi, Versenize acıyan kalbimde ki O biçare pazarlıksız gönlümü. Vermezsiniz değil mi? Çünkü siz insan değilsiniz, Neden mi, vicdanınız Ellerinizden çoktan akıp gitmiş. Eğilecek ne başınız var artık Ne de verecek yüreğiniz kaldı, Yalana kapılmış giden Sahteliğiniz kaldı maskenizden düşen. Nevzat TAŞKIRAN 13-10-2009 |
Hepimizin zaman zaman yükselir böyle sesi, bir yerinden yakalayıp yeniden başlarız işte...
Var olun yüreğinize bereket tebriklerim gönülden.
(Yazı renginiz okumayı çok zorlaştırıyor..)