YOL
Nasıl tarif etsem acep “yol” seni?
Ters yüz olsan görür müsün enseni? “Yoluna kurbanım” der idi anam, Sanki kadın değil, er idi anam... Bir kütük misali önünde selin, “İnce, uzun yolu” olsam, Veysel`in. El ele tutuşup yürünen “yol” var, Kış günü dumana bürünen “yol” var. “Yoldur”, Pir Sultan`ı götüren Şah`a, Yoldan gitti, Yunus Emre Allah`a... Mevlana`ya dönmek için “yol” gerek, Sevgiliyi tutmak için kol gerek... “Yol” vardır, insanı taşa çıkarır,; “Yol” vardır Sultan`ı, başa çıkarır... Yolcuyu astıran nice ip vardır, Yolunu kaybeden çok garip vardır. Siyasetin yolu biraz acıdır, Bazen de netice darağacıdır. Cem Sultan`ın zehir çıktı aşından O yol, Genç Osman`ı etti başından, Üç beş yalancıyı şahit ettiler, Hazreti Ali’yi şehit ettiler. Ölümden öteye yol kalmayınca, Neye yarar “ölüm” ders almayınca... “Daha yolun başındayken” dikkat et, Rakibine hamle eyle, “şah-mat” et. Ferhat ki, dağlara çıktı yol ile, Kerem ki, gezmekten bıktı yol ile... Mecnunlar çöllerde yol arar durur, Kimi Moskova’da sol arar durur. Gören var mı acep “yolun sonunu”, İmtihan var, iyi çalış konunu... “Dalından koparsa gül solur” derler, “Yanlışa he dersen, yol olur” derler... Köroğlu, Bolu`da nice “yol kesti”, Kısas olsun diye pek çok kol kesti. Eskiler der, “Tak sepeti koluna”; Elbet gider “herkes kendi yoluna”... “Edersen bulursun, çıkar tasında”, Yığılıp kalırsın, “yol ortasında”... Kul Bahri’ye “ yol göründü” gidecek, “Doğru yoldan ayrılanlar” n`idecek? 2004 / Malatya |
İmtihan var, iyi çalış konunu...
“Dalından koparsa gül solur” derler,
“Yanlışa he dersen, yol olur” derler...
Düşünen için anlamlı, düşünmeyene ise ne söylense faydasız...Kutlarım .