Sen ve Ayrılık
Biliyorsun yarımım ben
Ne bir söz tamamlamaya hacet eder Ne de bir tutam sevgi... Biraz ürkek yanımla yaklaşıyorum sana bu sefer Korkuyorum çünkü Yine kirpiklerime ayrılık yaşlarını sürmenden Ve vakitsiz gidişlerinle beni öldürmenden Satırlara çizdiğim seni göremiyorum artık Gitmişsin ardında bir veda mektubu bile bırakmadan Oysa ben ölmüşüm haberim yok Ne varsa boş odamda yakıp yıkıyorum Kapılar gidişine kapalı Ve nicedir susuyorum benliğime Sokaklarda gölgeni kovalıyorum Her gelene soruyorum Her geçene Yoksullaşıyorum Fakir ekmeği umut ediyor Ve ben seni Seni diliyorum her gece Sana kuruyorum tüm düşleri Uykusuzluktan seni göremiyorum Duvarlar üstüme düşüyor Karanlığınla boğuluyorum Saçların hangi şehrin rüzgarlarında süzülüyor Söyle bende geleyim yanına Beraber izleyelim güneşin batışını... Bir tutam nefesim olmuyorsun Kaçıyorsun bir şehir öteye Seni bulmak için satıyorum her şeyimi Ceplerim bomboş Sadece sana sunduğum bir aşk var ellerimde Adım atsam yalnızlık Adım atsam sensizlik Ve ben gidişine ölüyorum Ve sen yoksun Bu şehir de sensiz bir akşam daha düşüyor gözlerime Baharı yaşarken Sonbahara düştüm gidişinle Katiller kiraladım seni öldürmeleri için Belki öldüğünü bilmek bir nebze su serperdi yüreğime Yoksun işte Hangi şehrin Hangi bilinmeyeninde saklısın Hangi sevgilinin gözlerine yanıyorsun Ne varsa sana küstüğüm Bir dilenciye teslim edip Saatlerin tam da gidişine durduğu vakit terk ediyorum Sana mahpus bu kenti Bir köşe başında durup seni dinlemek istiyorum son kez Son kez göresim geliyor seni Ve kenarı yanık resmin düşüyor ellerimden... Müebbet giydirilmiş bir mahkumum artık... |