ÜÇ SAHNE
ÜÇ SAHNE
Üç sahnelik bir yasam öyküsüdür hayat; Doğmaktır, büyümektir ve ölmektir. Bu üç açılımın içerisinde ise milyonlarca yaşanmışlık… Kimine göre Masum vaadi bir yolculuk, kimine göre özgürlüğe atılan ilk adım, kimine göre de anlamsız bir şeydir. Gün doğumuna benzer, gözlerini ilk açısında ki heyecana benzer hayat… Belki görmek istediğini görürsün, umutları, hayallerini… Belki de tam tersi hırslarını, intikamlarını, acılarını… Bakır çalığı gibi, kekremsi bir tat bırakır kimi zaman insanın damağında hayat. Oyunu yazmak mı zor, yoksa yazdığın o oyunu sahnelemek mi? Sana verilen rollerini kendi kılıfına uydurmak değil midir hayat? Bazen sevgiliye yazılan ilk mektuptur, bazen ise istediğin en çok şey Bazen ekmek gibi su gibi önemli bir şeydir. Hayat, büyük bir koridorun ta en başında, o büyük basamakların daha ucundayken seni çağırır yanına, bak; ben buradayım, ben aslında senim, senin her şeyinim. Bazen aldığın nefes kadar önemli, bazen ise nefret ettiğin, sonlandırmak istediğin bir şeyim ben. Ben üç sahneyim der sana: doğmak, büyümek ve ölmek. |