GÜNEŞE MERHABA
yansımaz hasretlik dokunuşlarım rengarenk dünyanın içindeki
dev aynasına.. gidişlerin hep alaycı olmuştur bitişlerin ardındaki çirkin yüz ağlamaz oldu kapalıydı zaten aşka hudulardaki tüm kapılar hicran mevsimleri açardı penceresiz soguk duvarlar ardındaki yapayanlız odan ’da güneş parlamazdı gökkuşagı demetinde ki hayalperestligine... yokolup bitmelerdeydin oysa ki sende uzun soluklu randımanlı yokuşların nefessiz kaldırımlarında hep beklentileri kovalamıştım oysa ki karanlıga yakın ışıga mavi anlam katan varoluş çabalarımda dev cüsseli iri yarı saydam bir hayatın yarı çıplak uzun soluklu dramasıydı belkide bu basit olan basbayagı yaşantı sonrası güneşe merhaba demekti benim niyetim ağlayışlarımı saklayıp düşşel hazineler gözekmekti bulup çalmalarımın ardından seni gösterebilmekti herşey gibi yüreklice tükenebilirdim ama seni beklerken direnişlerimin verdiği amaçsız çabalar sonrası belkide diyebildim mi acaba soluksuz kaldığım hayat maviliginde güneşe merhaba.. dolunayda seyretmek gibiside yoktu hani yakamoz kokan akşamların elem sancısını yapayalnız karartılıydı güne tünaydın diyen topraga hasret ellerim çamurdan da aşk doğardı belkide güneş nasıl ki besleyebiliyordu gözleriyle çiçegi nasıl hayal meal nimetlerinden sarf edebiliyordu alacakaranlıklı anlık yağmur sonrası değişen benzimizi oda beklermiydi ki güneşe merhaba demeyi benim gibi..? ? ? hayali neydi ki bu kadar zaman hep bizi sevebildi mutluluk sokağında en sevdiğimiz çocukluk oyunlarımıza ortak olup aynı batışın ardında koşabilmemizi sağladı denize yakınken ona el sallayıp en sevdiğimiz çiçek demetinden bir buse yapıp onu sevdigimizi avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıp yinede onu sevdiğimizi bilmesi ne kadar da güzeldi! ! ! duvarlara yansımasını sevdiğimiz eflatun renkli hayallerimiz bir meşin yuvarlak peşinde koşan ümitlerimiz ne kadar da güzeldi güneşe her gün batışa denk heyecanlı gözlerle bakış atışımız merhaba güneş biz senin çocuklarınız |