Rüyaların DiliArmonik çalan bir genç ve dağlar Dağlar giriyor düşlerimden içeri Üzeri pul pul, boz bir canavarı çiğneyen Her tepinişinde karlı tepeler Altında, pençe çiğ altında Vurur daha bir işte kalbim Dans edip eşini çağırdıkça Ben yaşlarda delikanlı Ayaklanır, ona nakarat dizerim Coşkuyla zıplar o kızın seven yanında Bense çiçeklerden boyun bağı yaparım Nergis, çiğdem ve laleden yana Sarıp sarmalayıp ödülleri Koşarım hayallerle zirvelere Işıl ışıl yıldızlara bakan Üzerinde kartal yavrularının Dehşetli, fakat toy, şaşkın bakışları Anaların çığlık çığlık dönüşleri Havayı arşınlayan Pençeyle kulaçlayan Sığınanların yardımcısı Düşmanları orta yerinden çatlatacak Güçte gagalar... **** Birden ilk ekspresten çıkan düdük sesleri Kurulmuş düğün alayları Bir de elde kimi çağalay Kimi kopuz Dernek tamam işte Genç bakmadan can yakan Hayrına kız kaldırır meydana Yorgun düşene değin oynanacak Lezginka, sekr tam olana değin Buzadan sarhoş olana değin Tamateler Kutlu söylevler yerine geçer Tahtdan değil Yükselen ses yeryüzünden Ses insanca, doğal, Dağıstanca Bulut bulut çağırır rahmet, bereket Gelip bulunca dostunu yaya kaldırımlarında Sıçrayan kara nefesi olsun çamurun Biz neyiz ki yabancı olsun bize Bulanık tarafları yağmur sularının Hem Dağıstanca dökülüyor düşlere Çiçek en kokulusundan Atayurt hasretiyle Boğazda soğuk odamda Hem şiir dolanıyor Takırdayan dişlerime... |
Çiçek en kokulusundan
Atayurt hasretiyle
Boğazda soğuk odamda
Hem şiir dolanıyor
Takırdayan dişlerime...
SAYGILARIMLA