17 ağustos annelerinden biriyim ben
Hayatı kızının doğumunda ve gülüşünde tadan,
Güneşi onun gözleri, gökyüzündeki ayı onun yüzü sanan, Yüreğinde binlerce yıldızı, sadece kızı için saklayan Bir anneydim ben. Şimdi.....Denizleri bitkin, sahilleri gölgeli, Çiçekleri renksiz bulan, Menekşeyi, nergisi bile tanımayan, Gözleri hep, ama hep uzaklara dalan, Üzerinde isim yazmayan mezarlara ağlayan Enkazdaki feryatları, hemen her gece duyan, Hatıralarını,mutluluklarını yine o mezarlarda arayan 17 ağustos annelerinden biriyim ben. İmkansızdır, unutmak ve unutturmak yaşanan felaketi. Yine imkansızdır ruhen ölmüşken, fiilen yaşam halleri. Gökyüzü hep pusludur bize, yosunludur kıyıları denizlerin. Ağustostan sonra her mevsim hep sonbahardır şimdi. Anneyim ben, her gün, yitirdiğim canıma ağlar bu yürek Sonra, nedensiz matem dolu bu kaderime. İçim kurur, silerken gözlerimdeki yaşı. Son damlası, onun üzerine bıraktığım bir demet gülde kalır. Ama dilini bilmem çiçeklerin, görmem aslında renklerinide Tanımam artık, o acı bilmez elleri de. Şimdi Yüzümde maskem, silerim gözlerimi. Ben Tarih attım, 17 ağustos yazdım, Ateş çubuklarıyla yüreğime. O günden sonra sanki Doğmadı hiç güneş, Geceleri saydım hep hüzünle. Ne uğruna kefen giyildiğini düşündüm,ağladım ve yine ağladım Onunla gitti yüreğim ve dönmedi hala. şimdi......içinde matem,yüreği yaşlı yüzünde sahte tebessümlerle gezen, geçmişini, enkazlar arasında bir anneyim ben. Gökyüzü puslu, kıyıları yosunlu hep denizlerin. Çiçekler renksiz ve isimsiz, şimdi süsü deprem şehitlerinin. Yüreğinde sakladığı binlerce yıldızla, 17 ağustosta kefen giydiren kızına O annelerden biriyim ben. Yüzümde maskem yüreğimde matem, İçimde sönmez bir ateş, Kızının baş ucuna bıraktığı bir demet çiçekle, Ona kavuşmayı bekleyen, 17 ağustos annelerinden biriyim ben. |