ÇAM, MEŞE AĞACININ YOLCU İLE ATIŞMASI
YOLCU
Merhaba ey ulu yaşlı çam ile meşe ağacı Gölgenizde birazcık oturayım mı sizlerin Yolcuyum, yorgunum olasınız başımın tacı Yalnızım benimle sohbetiniz olur mu sizlerin. ÇAM, MEŞE Hoş geldin hele otur dinlen bizim gölgemizde Nice yolcular geldi yaslandı bizim gövdemize Bakma yaşlılığımıza kökümüz derindedir bizim Buyurun nedir muhabbetindeki maksadın senin YOLCU Nedir bu köyünüzün adı, Muhteşemdir ağaçları Bu tepe de çok kasavetli neden böyle çok dertli Bu derenin adı nedir, rüzgârı eser serin oda dertli Bulunduğumuz yere ne dersiniz bu mekân sizlerin. ÇAM, MEŞE Hirhati, Kanlı kalenin asıl zade Bako köyü derler Bu tepe Serihaa tepesi, gelenler gidenlere söyler Tskrışuri deresidir, buranın rüzgârı ninniler söyler Durduğun yer ise Zegartmo‘un tepesi olur bizlerin. YOLCU Kökünüzün derin olduğunu söylediniz demin Görkeminiz çok büyük yaşınız kaçtır sizlerin Kızmayın kimseye söylemem edeyim yemin Yaşlanmışsınız içi çürük gövdeniz boş sizlerin ÇAM, MEŞE Ömrümüzü tamamladık biz bu fani dünyada Ekin tarlasının yanında bu tepenin başında Üç haziranda olacağız tam üç yüz yaşında Kökümüzden nice, nice filizler çıkacak bizlerin. YOLCU Nice acılara şahit oldunuz kimleri neler gördünüz Medeni tarihimize bile yetişip vahşetleri gördünüz Üç yüz yıl önceki zamanınızdan neleri getirdiniz İşe yarar dalınızdan budağınızdan ne olur sizlerin. ÇAM, MEŞE Dalımızdan budağımızdan gölgemizden faydalandın Yorgunluğunu attın şimdi de, çarığını ayağına taktın Kökümüze değil çıkarcı aklını hep dallarımıza taktın Dalımızdan da budağımızdan oklar bile çıkar bizlerin. YOLCU Okların zamanı çoktan geçti hey gidi çam ile meşe ağacı Beşikten kaşığa tabut için kullanılmaz bu zamanda ağacı Her şey metal, kağıt için kullanırlar üzgünüm yalnız ağacı Bir kışlık odununuz olur mu acaba, dallarınızdan sizlerin. ÇAM, MEŞE İnsan insansız neyler, Dünyamız ise ağaçsız neyler Sizler ağaca muhtaç ağaç sizlere çam ile meşe söyler Senin gibi düşünenler çok gelip geçti ağalar ve beyler Bir babayiğit var ki gövdesi hep gölgemizdedir bizlerin. YOLCU Güneşiniz suyunuz bol olsun, filiziniz yeşillensin Onlarda sizin gibi ömrünüz uzun göğe göversin Gölgenizde yatan bu yiğit kimdir ki böyle översin Öğrenmeden makamınızdan gitmem asla sizlerin. ÇAM, MEŞE Yolcu yolunda gerek tarihi zaman bir gün gelecek Gelecekte de senin gibi insanlar türeyip gidecek Tarih deprem misalidir bir gün gene belli edecek Git yolcu yoluna Ahıska valisiydi Selim idi bizlerin. YOLCU Eyvah, Eyvah. Ne ettim ben şimdi, şimdi mahvoldum Eyyyy.!. Çam, meşe ağacı karşınızda sararıp soldum O Gövdeyi yıllarca arayan torunu bir garip yolcuydum Dedeme mahcup ettiniz affınız olmaz mı acep sizlerin. ÇAM, MEŞE Af etmek Allah’a mahsustur bizce de enginliktir İnsanoğlu bazen beşer bazen şaşar bir gariptir Geçmişini unutma dünyaya yalnız Allah sahiptir Gövdesi burada kellesini getirin Selim’in bizlerin. YOLCU Kellesi, Çemberli taş Nuri Osmaniye Cami bahçesinde Gövdesini Hanımına, vasiyetle gömdürmüş gölgenizde Hak yerini bulacak su yatağına, baş gövdeye kavuşacak Bağrınızdan çıkan, vatanızın evladı efsane Selim sizlerin Zafer Şenol ( Hamşioğlu / Himşiaşivili ) |