SUS ÇOCUK, SUS...
İçimdeki çocuğa...
sus çocuk, sus ayaza vurulmuş iken insan tüketme nefesini umudun gittiği yere kadar dayan gün kendi doğurur gebesini sus çocuk, sus... yalnızmısın ben gibi buz dağlarının ardında yersiz, yurtsuz aç, uykusuz dahası, arkadaşsız, dostsuz... sus çocuk, sus... aldanma kalabalığına sırtı dönük gölgelerin adı, sanı belli değil puslu yollarında vefasızlık kol gezer ihanete uğramanın acısı yakmasın canını daha beter sus çocuk, sus... kırık düşlerini topla sar, sarmala itilmişliğine en üryan, en sabi sevmelerine sığın tut çemberini feleğin tutsak et sabır taşına yüreğinin ve büyüt umutlarını sil gözlerini, çözme sakın bulutlarını sana ağlamak yakışmaz sus çocuk, sus.. ahını da, eyvahını da benden başka duyan olmaz nasıl sa!.. sus çocuk, sus... sus ve yürü... .. Mehmet Sabri Kılıç 25 Temmuz 2009/İstanbul |