BERLİNDEYİM !
29.07.2003 Salı –
Sabaha doğru saat 03.40 Berlin... Berlin’deyim 30 yıldır Berlin’deyim, Bilmem ki , kimin derdindeyim ? Neler aldı götürdü,neler getirdi, Durun bir derleyeyim... 26 yaşımda çiçeği burnunda delikanlı, Yeni evlenmiştim anlı şanlı, Ankara-Mamak,Üreğli’nin tepesinde, Davul zurna vurdu,oynadık hepisinde... Dokuz ay geçti,oldum kız babası, Davetiyeler gelir , giderdi hepisi, Ama eşimin Almanya’da vardı hevesi, Çaresiz yükledik pılıyı pırtıyı,tası... Ben ve altı aylık kızım bir yana, Zeliha’m Haydar Paşa’dan Alaman yana, Geçti günler aylara bana bana, Sekiz ay sonra bir de baktım bilet geldi bana... Aldım onsekiz aylık Nuray’ımı geldik Berlin’e, Düştük koca hayat kavgasının derdine, Koşturdu Zeliha’m sabahların kan uykusunda, Bir dilim ekmeğe Alman’ın et firmasında... Sürdü aylar yıllar bu çalışma hızı, Otobüslere , trenlere koşardık bazı, Akşam olurdu olmayan evimizde közü, Yakardı yüreğimizi derin bir sızı... Sen bir yanda Zeliha , ben bir yanda, Dolanır dururdu garipler koca meydanda, Sanki iş yokmuş gibi su dövülürdü havanda, Açamazdık gözümüzü hiç tozda dumanda... İki ay geçmişti ki , Nuray’ı gönderdik Vatan’a , Tegel Hava Alan’ında nasılda ağlamıştık , Sanki yüreğimiz söküldü , belimiz büküldü , Uçak Nuray’mızı alıp göklere süzüldü ... Kaldık ikimiz meyvesiz ağaç gibi ortada , Sen kan ter içinde koşarken işine , Ben , o bir yıl turistdim hayal düşünde , Kavga , döğüş , çaresizlik koşardım peşinde... Olacak ya işte hayat bu , Ali’miz doğdu , Urban Hastanesi , 24 Şubat 1975 günü , Dünyalar bizim oldu bir kere daha , Nuray , Ali , Halife , Zeliha tam bir aile... Büyüsün Ali’miz bakıcılarda , yuvalarda , Koşturmalar , kavgalar uçuşsun havalarda , Saz elimde , türkü dilimde , ninni söylerim , Vatana , Nuray’a , Ana’ya hasret neylerim ... Neyseki o yan bu yan bende buldum bir iş , Manav , lokanta , fırın , çikolata firması , Sonra KADEWE’de buluştuk sen ve ben , Elele , gönül gönüle verdik , bir oldu ten... Birkaç yılımız geçti Firma KADEWE’de , Ben meyvede , Zeliha peynirde çalıştık , Aç gezip , tok sallandık ama gülüştük , Bu karışık , kavgalı yaşama nasılda alıştık ... Ben Öğretmenim , yedi yılımı verdim Yurduma , Olmadı geldim Berlin’e , düştüm eğtim derdine , Başvurdum Alman makamına aldım görev , Ayrıldım KADEWE’den , başladı yeni işlev ... Başladım Ortaokulda , nasılda heyecan vardı , Avrupa’da , Berlin’de Öğretmenlik zordu , Karışıktı Alman ve Türk öğrenciler sınıflarda , Almanca konuşmak , yazmak tüm konularda ... O okul senin , bu okul benim çalıştım Schöneberg’de , Yıllar hep geldi ve geçti bir su gibi her yerde , Nasılda aşıktım öğretmenliğe , yakalandım bir derde , Yardılar göğsümü , kestiler kalbimi , taktılar perde ... Neler çektim neler , doktorlar , hastahaneler , İğneler , ilaçlar , serumlar ve ölümle burun buruna , İş yerini değişen Zeliha’m hergün gelirdi yanıma , Hep dualar ederdi garibim , çıkayım diye yarına ... Allahım beni bağışladı eşime , çocuklarıma , Devam etti işine Zeliha’m , çocuklarım büyüdü , Okudular , yetiştiler , bitirdiler Fakülteler , Oğlumdan , kızımdan insanlar görev bekler ... Nuray’mız bitirdi Halkla İlişkileri, İngiliz Filolojisini... Düştü gurbetin gurbetinde yollara, Anadan,Babadan.Kardeşten ayrı, Yıllar savruldu geçti de dönemedi... Ne zorumuş şu hayat bir dilim ekmek için, Bana göre başka,sana göre başka biçim, Vatanda böyleydi,burada da böyle geçim, Çaresiz elekle eleniyor olmayan çeçim... Ne yaparız böyle derken geçiyor devri, İnşaat mühendisi oldu geldi Ali, Ali kalır yanımızda belki düşü-hayali, O bile düştü gurbetin gurbetine misali... Bir tarafta gitmeler-gelmeler, evlilik, Ne kadarda zor, gitmiyor başdan delilik, Hafta sonu uçaktan uçağa vızır vızır, Dilerim yardımcın olur Boz Atlı Hızır... Kurulmuş haneler,döşenmiş boydan boya, İçinde yeralmış “biri” hele bakın husa huya, Kendine göre çok alualaymış ukela güya, Ciğer pareler var,ne yaparsın dünya bu ya... Eee Öğretmenim,Zeliha’n Jilet Firmasında, Sen kestirmişsin Kalbini,yatmaların hasında, Ne dünyalar kuruyorsun, yorulmuş usunda, Kim takar seni, derman senin damarında kasında... Emekli olma davası aldı bir on yılımı, Doktorlar, hastahaneler kırdı belimi, Şimdiden gayri emeklilik çizdi yolumu, Bir ben, bir Zeliha’m işte böyle olur mu... Senin senden başka dostu olmayan Halife, Berlin’deyim diyorsun içi yumuşak kadife, Çok da yazsan,az da yazsan gel artık sadete, Berlin’de olsan ne olacak,derdinde olsan ne olacak, Kesme umudunu kalbi-derununda, Sana bir ulvi kucak açılacak... Sana bir ulvi kucak açılacak... 20.11.2003 Perşembe Şu anda saat : 03.42 Berlin... HALİFE TATAR |
Bana göre başka,sana göre başka biçim,
Vatanda böyleydi,burada da böyle geçim,
Çaresiz elekle eleniyor olmayan çeçim...
abi bu şiirini okurken kendimi zor tuttum ne kadar duygu yüklü ne kadar güzel kaleme almışsın söyleyecek söz yazacak kelime bulamıyorum .allah yar ve yardımcın olsun sağlıklı günler dilerim sayğı ve sevgilerimle