KALEMİM KIRIK...
Dün gece yine yalnızdım
Yine eksikti bir yanım Şiir çekti canım Kurdum çilingir soframı Bir, iki… Dökünce mısralarımı Hey deli gönlüm, Hey gözünü sevdiğim, Hey Şiir’de can bulan garip Şair, yaz Aşk ile yaz, yaz ki Ah ile tükenen ömrüne Mısra mısra can gelsin… ...... Uzaklarda şimdi sevgili Elleri ellerimde Birlikte tutuyoruz yarınları Gözleri kocaman Gözleri umut Gözleri yüreğimi okşuyor Birlikte seyrediyoruz mutlu çocukları Yarınlara bakıyoruz Çiçek açmış Kardelenler… …. Van’da Bir gelin başı süslüyor sevdiğim On yedisinde ölüme yoldaş Yaz Şair’im, yaz Yavaş yavaş Mısra mısra yaz Yaz ki, Utansın ölüm Utansın töre denen zulüm… ……… Kanıyor ellerimiz Yanıyor yüreklerimiz Sancılar içindeyiz Her birimiz bir yanda Kırık sevilerdeyiz Ah ateş, Ayrılık yangın Şimdi bir yangın yerinde Alevler içindeyiz… ....... Seni özlüyorum yar Beyazlar içinde Zilha gelini görüyorum Hiç yakışmamış ölüm... .......... Soframa bereket girmiş sanki “haberin var mı” diyor Ahmed Arif “kimi sevsem, sensin” diyorum Attilâ İlhan’dan Can baba’dan Nazım ustadan okuyorum... …. Kesmiyor, Kesmiyor canım, kesmiyor Hüngür, hüngür ağlıyorum Ölesiye doluyum bu akşam Kırıyorum kalemimi Ölümü yazdı diye Ve son bir mısra daha Seni yazmak istiyorum… ...... Gözyaşlarını siliyorum bütün çocukların Kalemim kırık, Kalemim kırık işte Haykırıyorum Se-ni se-vi-yo-rum… Mehmet Sabri Kılıç |
Bir gelin başı süslüyor sevdiğim
On yedisinde ölüme yoldaş
Yaz Şair’im, yaz
Yavaş, yavaş
Mısra, mısra yaz
Utansın ölüm,
Utansın töre denen zulüm…
Ne töre ne de ölüm utanıyor Sabri Bey!
Uygulayanlar utanmadıktan sonra...!
Teşekkür ediyorum.
Selam ve saygımla.