SENSİZ -SEN-(kelebeğin hikayesi)
ses kırılıyor
aşk batarken sevda ağlamakta... sen bitiyorsun karanlık doğuyor sarılıyor zayıf bedenime... şimdi gitsem kendimden uzaklara arasam sensizlikte seni ... bulabilir miyim acaba karanlıkta bir mum yaksam gözlerini görebilir miyim bir daha... duvarlarım yanarken med-cezir’ler yaşanır umursanmaz hayatımda... ne desem boş biliyorum gözlerim kapanırken masalımın son sayfası okunmakta... gökyüzünde sevda yıldızı sanki kayıyor bu gece ve şehir yavaş yavaş karanlığa gömülmekte... durdurabilsem zamanı yarın için bir umut eksem ne fark edecek uçurumda ayaklarım baksana... şimdi yaşamak istesem ölümü unutsam pencereme güneş doğar mı tekrardan(hiç sanmam) sen girsen odama sualsiz sanki hiç gitmemiş gibi baksan bana... ve gözlerim görse seni daha önce hiç görmemiş gibi ayrılığı tatmamış gibi davransan, sarılsan sensiz omuzlarıma... sende sensiz kalabilsen keşke bana muhtaç kalsan çölde su gibi... sensizlik ;sensiz -seni - nasıl acıtır bilebisen son demek nasıl acıtır bedeni görsen... ve gelmeyecek bir seni beklemek nasıl koyar insana anlayabilsen bir kelebek misali yaşıyorum artık son sözcüklerimi... birazdan güneş doğacak biliyorum ama kanatlarım yorulmuş çok güneşi göremeyeceğim hissediyorum... sensiz-sen- çok acı zaten boşver görmeyeyim artık sensizliği ... ama korkuyorum ya ordada sensizsem... |
...ve benin olmadığı yerde ne çok acıtır sensizlik kokusu...