UMUDA BİR PENCERE AÇKarabasanın kucağına oturup kalmışsın zifiri gecelerde. Yanık bir sigaranın katran kokusu sarmış ıssız odanı. Bir kulpu kırık bardak dolusu şaraptan mı alacaksın tüm cesareti? ve savaşacaksın yılgın omuzlarındaki son tâkatinle. Kapının kilidinde gülüşlerin asılı kalmış bak! İçeri girdiğinde; odanın duvarları bile şaşkın baka kaldı baygın haline. Savaş sonrası esirlerin hürriyet çığlığı savurması gibi gökyüzüne, sende silkinip seslenmelisin şu koyu sessizliğin içine. Çaba; romanlarda okuduğun bir kahramanlık örneği değil. Çaba; artık senin son çaren, kolun, bacağın, kemiğin, kulağın. Bir parmak kıpırdatması ile başlıyacak domino taşı hareketi. Miskin duruşuna; bir tekme savuracaksın tam göbekten. Mum ışığının dans ettiği aynalara bir bak hele! Bumu BEN dediğin şahsiyet. Bu mu? Kim kurtaracak ruhunun uyuşuk hallere sevdalı tarafını. Umutları çiçekler gibi savurmuyorlar göklerden. Umut ; kalbinin ve beyninin yaşayan kısımlarının ışığı. Sarılmalısın içselliğinin tüm enerjisine. Keşfetmeye kalkma yeniden BENLİĞİNİ. O hep senle zaten, üstündeki tembel tozları silkele yeter. Dostum vakit; otuzbeşlik ömrünün son demleri. Kırkları , ellileri çok çabuk görüyor beden. Ömrün mum misali eriyip gitmeden; umutlarına çabanı yaren et ve kurtul tembellik denilen şu illetten. Gün ışıyor bak! Muma üfle. Sabah ışıklarını davet et Usulca!!! camı kırık eski pencerenden. ALEV YAVUZ 20/05/2009 |