DİLSİZİ DİLLENDİREN...İş deyince zevkle koşan, Vazifesi için coşan Bir büyük çağırınca; Dağları aşan Sıra dağ duruşlu pehlivanlar nerede? İlimde yarışan, İyilere, güzellere karışan, Mazlumlara umut olup yaklaşan Merhamet olup yağan Nefsine yaman civanlar nerede? Anaya ataya saygılı olup yürekten, Tek korkusu sadece tekten olan Yılmayan toptan, tüfekten; Dalda öten kuşa bile gülümseyen, Küsleri barıştırıp, Dilsizi dillendiren canlar nerede? “Aşk, aşk, aşk” diyerek inleyen, Aşk deyince başka şeyi dinlemeyen, Gönlünün düğmesini gayriye iliklemiş, Saçlarını birkaç yerden beliklemiş, Can suyuyla cana gelmiş cananlar nerede? Nerede? Kıştaki sevdasını yaza kavuşturanlar, Sevdalı yürekleri barıştıranlar… Nerede? Aç olanla acıkan, tok olanla doyanlar, Kaf Dağının arkasındaki feryatları duyanlar... Söyleyin bilge kişiler, Erler, erenler, yarenler; Nereye bu gidiş Nereye bu belirsiz yöneliş, Aşksız, akılsız, alakasız… İbrahim TAŞ |
işte buradalar
ve sayamayacağın kadar çoklar
demek vardı
ama
diyemiyoruz...
Nereye bu gidiş...
şiire, sevgiye şair...