YEMEK KOKULU ANAMLA ANNELER GÜNÜ SOHBETİM
YEMEK KOKULU ANAM ANNELER GÜNÜ SOHBETİM
Bu sene ne bayramda nede anneler gününde gelemedim sana! Gelemedim anne, bende gurbetde yalnızdım. Tıpkı senin gibi anne, senin gibi... Hoş gelsemde yanına ne olacak ki? Okuduğum duaları buradada okudum, Dilerim ulaşır anne. Anneler günü geldi, Nasıl hüzünlendim öyle yalnızdım ki. Dua ederken sana göçüp gittigin gün gözümün önünde bir bir canlandı... Birde beni ayaklarım mezarlığa götürdü, Oradaki mezarlarımızı düşündüm! Öldüğün gün yer bulamamıştık sonsuz yuvanda... Incir ağacını ne de çok severdın, Bahçemizde vardı bir tane. Koskoca mezarlıkta bir incir ağacının altını buldular oğulların, Belediye başkanına sordular - annemiz icin dediler - Kökü orada yeşerir dedi, Kestırdi... Sen şimdi o incir ağacının gölgesindesin, üsüyor musun? Yeniden yeşerdi! Çok geçmeden Cenazen desen ne kalabalıktı, trafık durmuştu caddede. Çünkü sen herkesin pamuk teyzesıydın, Sevımlı, hatırnaz, hacı annesiydin... - Saydığınız kadar sayılın derdin – herkese. Çok sayildın ve ağladı ardindan özlendin, özleniyorsun... Birde çicek istemezdin ya, herkes bağış yaptı çiçek yerine İstediğin gibi “çocuklara”. Geleceği olan, geleceğin anne babalarina... Sen böyle durumlarda kim gelirse gelsin aç çıkartmayın derdin, Cenaze, hastalik hepsi bizim için derdin, - Acıyan yer ayrı, acıkan yer ayrı - derdin! Oğulların iki kapıyıda açık tutarak giren çıkana yemek verdi, senin sözünü tuttular günlerce gelenler çok oldu... Nerelerden geldiler bir görseydin. Birde cenazende senin o çok sevdiğin komşun Maria`n vardı ya? Sen ona hiç bir zaman Madam demedin, Marya hanım derdin... Ona iman şahadet getirttim derdin, o müslüman derdin... Inanmamışlardi! Cenazende hem çok ağladı, hem çok dua etti, ve ölürken beni müslüman mezarlığına gömün demiş! Ve oraya gömüldü müslüman cenazesı kılındı, geleni çokdu onunda... Ah anam ah daha neler oldu neler? Bunlar bir anneler gününde Hristiyan mezarlığında aklımdan geçenler hızlıca... Maria`dan başladım bak neler neler yazdım sana... elimden geldiğince dua yolladım tüm ölen annlere ve sana. Bu senede gelemedım seni ziyarete bağışla anam bağışla beni! YABAN İLLERDE Ne zor bilirmisiniz yaban ilde olamak, bir de emanetciyseniz. İşte hayat o zaman size şaşı bakar, tıpkı benim gibi. Yarın anneler günü, neyime ki burada benim anneler günü. Yüreğimde kocaman bir yara var, ağrılarım var. Çaresiz oraya buraya koşmaktayım, uzakta olmak, yatağımda değilim, dışarıda dolaştım saatlerce. Hiç mi hiç tanıdık yok çevrede, sadece hay huy selamlaşan insanlar. Onlar telaşlı, herkes birşeyler alıyor, özellikle çiçek annelerine vermek için. Ben mi, kime vereceğim ki, annemde yok, mezarıda burada değil. O en güzel ve en özel annem yok, ben de yok sayılırım. Şaşkın ve çaresizce, ayaklarım bugün ilk defa bir hristiyan mezarlığına götürdü beni. Bakımlı, düzenli ve her yer çiçek dolu, ziyaretcilerde çok. Kendince, dini neyi emrediyorsa o şeklide dua edenlerle doluydu. Bakındım herkese ve yerde yatanlara, sonuçta oda, bizde toprak altındayız ama bu düzen ve temizlik düşündürdü beni. Anamın, babamın yerlerini zor buluyorum. Bir yasin okuyayım diye oturur oturmaz, kırk kişi çevremde, kimi ben okuyayım, kimi su istermisin. Baktım burada her mezar aynı, evlerininin düzeni gibi ve her parsele, hatta daha az bir yere, bir çeşme, bir kova koymuşlar. Herkes istedigi gibi suyu alıyor, çiçek ekiyor, kendince dua ediyor vesaire. Biz burada da sınıftamı kaldık. Ben de sadece resim çektim, dua desem olmaz, selam desem olmaz. Acaba onlar bizim gibi merak etse, gezseler bizim mezarlıkları ne derlerdi ? Bu macera oldu benim için, çünkü içimde bir şeyler olmuştu ve çaresizce ayaklarım oraya götürdü beni. Oradayken bir arkadaşım aradı, neredesin diye, mezarlıktayım dedim, neeee, neden gittin dedi. Ben de bilmiyorum, bugün bir hüzün var, sanki ateş degirmenine düştüm döndürüyor beni, dünya dar dedim. Hay Allah dedi, neden ki dedi, bilmiyorum dedim. Baya dertleştik, hastayım diyor, sanki artık sona doğrumu gidiyoruz ki dedi. Tez biten tuvalet kağıtları gibi hissediyorum kendimi diyor, o beni, ben onu tesselli ettik. Ama şu bir gerçek, bu gün anladım ki, insanoğlu neden doğar, neden yaşar ki bilemedim. Ben de arkadaşımdan esinlendim sanırım ve suya tutunca hemen eriyen tuz gibi hissettim. Yarın olmasa yada yatıp kalkmasam, artık istemiyorum bu ateş degirmeni dunyayı. İsteyenler yaşasın, istedikleri kadar. Ben bir an önce gidip, hazırlık yapsam diyorum. Orada iş çok. İşte kapı ardı kadar yakın bir ölüm var aslında. Neden o halde, neden ki insanlar bu kadar saldırgan ve kırıcı, kimseye verilmeyen bir tapusu var dünyanın ve bizler emaneten buradayız. Bir pencereden bakıp, geçip gideceğiz, toprak olacağız, kurdu, kuşu doyuran bir bedenimiz olacak. Ruhumuz, onu artık Allah’ım emenetine alsın inşallah. Yarın bakalım kim öle, kim kala diyelim ve yatalım artık. Gurbet Meleği |