Mükâfatın neyse onu alacaksın!...
Ne zaman ki bir aşka,
Seni anlayan esaslı bir dosta, İhtiyaç duydun, Hemen tele sarılacaksın, Ya da msn den mail atacaksın, Ama ne yazık ki Ne teline ne de mailine cevap alamayacaksın, Yapayalnız sap gibi ortada kalacaksın, Hatta yalvaracaksın,yakaracaksın, Onu çok arayacaksın, Fakat onu ne bulabilecek, Ne de ona ulaşabileceksin, Zira ne ektinse onu biçeceksin. Baktın ki ona erişemiyorsun, Hemen geçmişe bir format atacaksın, Bir yenisine koşacaksın, Ve kendini yenileyeceksin, Malum bulunmaz hint kumaşısın, Dünya senin etrafında dönüyor ya... Ama bir gün... Öyle bir an gelecek ki, Kendini karanlık bir köşede, Bir batağın içinde, Çaresiz ve muhtaç halde bulacaksın, Kafan dank edecek, Battığın yerden kurtulmaya çalışacaksın, Haykıracaksın,çırpınacaksın, Çırpındıkca daha bir derine batacaksın, Geriye dönmeye çalışacaksın, Fakat çok geç kalmış olacaksın, Çünkü tüm kapılar yüzüne kapanacak, Eşsiz sandığın sana; Kimse bakmayacak, Bir paçavra gibi bir köşeye atılıp, Bir müddet sonra unutulacaksın. Bilirsin belki, Bu alemde ne varsa, Eninde sonunda özüne döner, Kendini ne kadar allasan da pullasan da, En güzel sen olsan da, Alim,profesör,en akıllı olsan da, En uyanık,en canbaz,en cin sen olsan da, Her ne olursan ol, Sonunda içinde yaşayan, Ama bir türlü görmek istemediğin, Yaşamasına izin vermediğin, Esas sen, Eninde sonunda ortaya çıkacak, Masken düşecek, Öze,özüne döneceksin, İşte o an başını duvarlara çalacaksın, Bir İNSAN olduğunu hatırlayacaksın, Ama iş işten çoktan geçmiş olacak Ve sen; Hakettiğin mükâfatını alacaksın; Gerçekte kullanıcının sen değil, Seni kullananlar olduğunu anlayacaksın!... Ramazan Korkmaz |