Arif Nihat Asya'yaArif Nihat Asya’ya Ağabey,buradan sual edersen, Türkçe gagalandı,isimlere bak. ’Terazi kendini tarttı mı? ’ dersen, Boş kefe yukarda kısımlara bak. Unuttuk ekmeğin,unun hasını, Melaminden yaptık çorba tasını, Şükür deldik ozon tabakasını(!) , Gökyüzünde gezen cisimlere bak. Çalışanlar inek,düşünen hindi, Yıldız ’star’ oldu sahneye indi, Kasetler,TV’ler çok moda şimdi, Gel bir de verilen rüsumlara bak. Kimse sormuyor ki ’Evvel ne idim? ’ Kışın Uludağ var,yazın da Didim, Sadabad ararız hepimiz Nedim, Yanımızda gezen hısımlara bak. Enteller ’her dilden anlarız’ der de, Ebcet düşüreni ararlar yerde, Yazı yok,kupon var gazetelerde, Bir de bastıkları resimlere bak. ’Beş Ocak ne? ’ diye sorsan adama, Bakar yanındaki süslü madama, Daha çok şeyleri söylerdim amma, Etraftaki Molla Kasım’lara bak. Arif’sin,bilirsin Hak zulmü yener, Ay gelir,gün geçer bu devran döner, Elbette sahnede son perde iner, Asya’dan dal vermiş Asım’lara bak. Mehmet Ali Kalkan |
Melaminden yaptık çorba tasını,
Şükür deldik ozon tabakasını(!) ,
Gökyüzünde gezen cisimlere bak.
Çook güzel...Ne günler kaldık ?
Ne büyük gaflete daldık ?
Müthiş bir anlatım...akıcı...sürükleyici...
Büyüksünüz üstadım... Saygımla...