KILAVUZ...
gelenden geçenden naçar medet umarım
her daim seni söyler senin adını anarım yadın yaralar sinemi yürek kan gölü oldu açtı sandığım güllerin hepsi birden soldu parça parça tüm ümitler yoksun istikbalim kalk makberinden bak kimlere kaldı istiklalim nazlı hilalin boynu bükük ay çıkmıyor geceye küskün tüm cümleler satırlar küskün heceye dalların çıtırtısı ağıt yakar oldu hazan yeliyle torunların sana kendi etti bunu kendi eliyle biz kıydık senin aziz hatırana şanlı mirasına kendimiz soktuk nifakı kardeşlerimizin arasına ayasofya mahzun istanbul pek kederli bu aralarda selimiye üşüyor sultanahmet kalabalık yanlızlıklarda kıydık o maneviyat hoşgörü kokan topraklara ismini yazamadık ağaca dala bütün yapraklara her dilde söylenirken bizim destansı şarkımız yalnız ALLAH’ı tek rehber edinmekti farkımız gençliği barlara bıraktık kızlarımızı yalnızlıklara maziyi çöpe attık istikbali kuytu karanlıklara medeni asri olma hevesiyle nelere kıydık bilsen kutsal emaneti ne yaptınız diye şaşırırsın gelsen hovarda mirasyedi gibi yedik bitirdik ne varsa direnecek iman kalmadı bir düşman etrafı sarsa hoş artık düşmanları dost edindik barış yaptık senin bıraktığın mirası elde ne varsa bir karış yaptık utanıyorum ecdat bunları yazarken bile utanıyorum çünkü bende varım bunların içinde yanında utanıyorum ne desen ne söylesen haklısın biz sana ihanet ettik gerçek dostları bırakıp düşmalarımıza muhanet ettik affet bizi affet bizleri nicelerini affettiğin gibi affet biz yaptık sana ne yaptıysak seni unuttuysak affet serdengeçtim çırpınma gücendi fatihin gücendi yavuzun... sen kendin ettin bunu dövünme kargadır gayri kılavuzun... |