SAAT KAÇ
SAAT KAÇ
Saat kaç, tarih ne, ne kadar yaşlandı dünya Ne kadar yaşadıysa yaşadığı hep rüya İnsana değerli gelen nice metaı varsa Alın götürün hepsini pul istemez, bedava Ne kadar daha kalacağız bilen var mı Birkaç zaman fazlası zarar mı yoksa kar mı Üstüne titrediğiniz o nadide şeylere bir bakın Hepsinin zevalleri birbirlerinden yakın Biz onların hayaliyle oyalanıyor iken Çoktan damarımıza batmış zehirli diken Gün gibi açık ederken kendisini hakikat Gözümüzün önüne kurmaktayız barikat Tek hakikati vardı bu yalancı dünyanın O da harcandı gitti tezgâhında sevdanın O şen şakrak hanüman yıkılıp viran oldu Kesildi kahkahalar yükselen isyan oldu Ne oldu, ne oldu o saf, iyi niyetlerimize Kin sıçradı, kan sıçradı ta bileklerimize Aşkı mahkûm ettik menfaatlere ve astık Artık uyku tutarsa uyu vereyim kuş tüyü yastık Neydi o, kanımıza giren asude bir baharda Kıyametler koparan büyük, küçük artarda Oysa tam kanmak üzereydik iliklerimize kadar Rüzgâr tersine döndü değişti birden karar İçsel donanımımız yetmedi çevirmeye Çeviremedik diye yeltendik devirmeye Bende aynıyım sende kimi suçlayacağız Hep birlikte oturup toptan ağlayacağız Çöle döndü ovalar, bakırlaştı havalar Artık güneşler bitti yansıtmıyor levhalar Su paslı akar oldu, gül kötü kokar oldu İnsanlar gül yerine burunluk takar oldu En ağırı kokunun yanan yürek kokusu Tüm ölüleri sardı gerçek ölüm korkusu O öyle bir ülfet ki veriyor kuş uykusu Ne canı kalmış onun ne ruhu ne duygusu Ebedi âlemleri tahattur ettirir bizlere Onulmaz sızı indi şimdi artık dizlere Bu ne biçim bir tufan yaprakları kurutan Mağara diplerinde akrepleri korkutan Çölleşen dünyamıydı yoksa benim dünyam mı? Kendimi ben bitirdim benliğim bir yamyam mı? Artık tüm renkler siyah kalmadı beyaz bile Kalbimi de kararttı süre giden bu çile Dağlar bana yoldaştı eski zamanımızda Herkes çekip gitse de kalırdı yanımızda Bitevi matem hane şimdi bütün etrafım Kalmadı tutar dalım, ben ölümden tarafım Gelseydin ne olurdu bir kerecik kapıma Gülseydin ne olurdu gülmeyen şu bahtıma Bir yudum nefes olsan buz kesen şakağıma Bir tutam ışık olsan zifir gibi sokağıma Gelmedin son ümitte öldü gitti içimde Kalanlarsa başıboş, hepsi başka biçimde Hala seni soluklar kesik kesik nefesim Ne yazık ki duyulmaz artık bu kısık sesim İhsan POLAT 24.03.2008 İspir |
Çeviremedik diye yeltendik devirmeye
GÜZELDİ AZİZ DOST YALNIZ BİRAZ ARALIKLI OLSA RAHAT OKUNURDU DİYE DÜŞÜNÜYORUM..SELAMLAR......