Yusuf Olduk Kör Kuyulara AtılanKoparıldık mor sümbüllü dağlarımızdan Önce canımızı aldılar,sorgumuzu ardından Katlimize çıkmıştı bir kez ferman Yusuf olduk kör kuyulara atılan Eridi etlerimiz dağıldı kemikler Gözlerimiz kör oldu tutmaz eller Haykırmak istesem sesim kor alevlerde Yandı ciğerim konuşmaz diller Saçlar tutuşur önce asit kuyularında Biter büyük bir aşk mavi derin gözlerde Can pazarı üç kuruşa insan hayatı Döküldü etlerimiz susmuş halkın yüreğinde Bahçemizde güller soldu,dalda bülbül Yaralar köz köz olmuş dert derde biner Cehennem kuyusuna atılmış kaderim Bir zulüm kara bulut üstümüzde gezer Sevmelerim gel git dehlizinde,çoban şarkıları Baharın çiğ düşmüş gümüş yaprakları Sıcacık oğlum diyen ananın sesi Yanımızda bizimle tarihin hatıraları Tarlada başak kaldı toplayamadık Savruldu ömrümüz kör karanlık kuyulara Bayram arifesinde çocuklar gibi sevindik Zehir oldu yarınlar aktı aşımıza Gözleri yaşlı anamın, babamın çorak Yarınlar asit kuyularında çürümekte Bir karanfil açar mayısın birinde Sıtma sarmış bedenler,üşümekte düşünce Kardelen çiçekli karlı dağlar hoşcakal Ela gözlerine bakamadığım ömrüm Bir gün çıkıp geleceğim kuyulardan Göreceksin mavilerde süzülecek özgürlüğüm Umudunu yeter ki kesme benden Ben sen oldukça memleketim Özgürlük hürriyet yoluna eğer Ölmez ise bir insan namerdim 25.03.2009 |
Yüreğine sağlık arkadaşım. Düşünceyi verirken düşündürdü şiiriniz.