EL BİLİR !
Bana eski aşklardan, sevdalardan dem vurma
Bülbülün feryadını güle sor sen, gül bilir Yüreğime ateşten darağaçları kurma Közün üstünde yatan küle sor sen, kül bilir !.. Her gece rüyamdaydın nazlı bir gelin gibi Süzülerek uçardın, gelirdin sülün gibi Bakmaya doyamadan giderdin elin gibi El sürmedim duvağa tüle sor sen, tül bilir !.. Aydınlıktan utandım, karanlığı peyledim Hecelerle oynadım, mısraları eyledim Özlem şarkılarını mehtap ile söyledim Gece ile hâlleşen dile sor sen, dil bilir !.. Kaşlarını yay eder oku bana gererdin Lale olur açardım, sen kaktüsü dererdin Gül kokunu dağların zirvesine sererdin Soluğunu öptüğüm yele sor sen, yel bilir !.. Sazımı başın gibi dizlerimde avuttum Perdeler saçın idi okşayarak uyuttum Türküler yetim kalmış senin ile büyüttüm Mızraba sevdalanan tele sor sen, tel bilir !.. Hasreti bulutların üzerine bağladım Yıldızlara dert döktüm, Hilâl ile ağladım Şimşeğe ışık oldum, yağmur ile çağladım Gözlerimde kan olan sele sor sen, sel bilir !.. Göğe iskele kurdum, yerin altını yardım Kızgın alevlerde su, soğuk sularda hardım Ankâ’nın kanadında senin yanına vardım Şahmeran gibi sardım, bele sor sen, bel bilir !.. Gittin, âleme küstüm, dosttan, düşmandan kaçtım Gönlümü bağda güle, dağda çiğdeme açtım Senin sevdana açtım, gözlerine muhtaçtım Ferhat kimmiş ? Mecnun kim ? Ele sor sen, el bilir !.. |
Sonsuz tebriğim ve saygım ile...
Hürmetim ner daim değerli Üstada...