KIRK LİRA DESTANIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1984 yılında, Üniversite son sınıftaydım. Ablam da Üniversitede okuyordu. Ekonomik olarak epey sıkıntı çekiyorduk. Babamın emekli maaşının dışında başka bir gelirimiz yoktu. Mecburen yemekten tasarruf ediyorduk. Bir sabah kahvaltısı, bir akşam yemeği. Hepsi o kadar. Zaten sigara, içki gibi kötü alışkanlıklarımız da yoktu.Yine de çok zorlanıyorduk.
Bir pazar günü, her zamanki gibi Cumhuriyet Öğrenci Yurdu’nun kantinine inmiş, sabah kahvaltısı için bir şeyler alacaktım. Cebimde 40-50 lira para vardı. Ertesi gün babam para gönderecekti ama o gün o parayla idare etmek zorundaydım. Kantinde sıraya girdim, yaklaşık 1 saat kadar bekledim, sıra bana geldi. Gözüm bir dilim su böreğine takıldı. Çok güzel kızarmıştı. Sordum 40 lira dediler. Olsun dedim. 3 onluk ve 2 beşlik verip, böreği aldım. Bir şişe de süt alacaktım. O sırada, alt sınıftan öğrenci arkadaşlardan birisi seslendi. Sanırım sıra beklememek için bana birşeyler aldıracaktı. Ona bakacağım derken, bir anda börek koyduğum tabak elimden kaydı. Börekler yere serilmişti. O anda beynimden vurulmuşa döndüm. Etrafıma baktım, herkes bana bakıyordu. Arlandım, böreği yerden alamadım. Bu kez süt almaktan da vaz geçtim. Böreksiz sütü napacaktım. Kuyruktan ayrıldım, kantinde boş bir masaya oturdum. O gün aç kalacağıma mı yanacaktım yoksa bana bakan nefis böreklere mi? O olayın anısına bu şiiri, hemen oracıkta yazdım.
KIRK LİRA DESTANI
Sabahın on biri, kalkıp giyindim, Bir börek için kantine indim, Kırk dakka bekleyip, elim boş döndüm, Salına salına gitti kırk lira, Bu sabah açlığa itti kırk lira. Kırk beş kişi vardı benim önümde, Bekledim kuyrukta pazar gününde, Süt de içecektim onun yanında, Elimden fırlayıp gitti kırk lira, Bu sabah açlığa itti kırk lira. Sıra bana geldi, cebime baktım, Bir börek için kırk lira yaktım, Dalmışım bir anda elden bıraktım, Börekle birlikte gitti kırk lira, Bu sabah açlığa itti kırk lira. Ağzım sulanmıştı onu görünce, Verdiler bir tane 40’ı verince, Hoş oldum böreği yere serince, Bir anda fırlayıp gitti kırk lira, Garibi açlığı itti kırk lira. Bir lokmada atacaktım ağzıma, Hayali dizildi ah boğazıma, Bakın hele dostlar alın yazıma, Kadere kapılıp gitti kırk lira, Bu sabah açlığa itti kırk lira. Üç onlukla iki beşlik saymıştım, Yorulmuştum ben ayakta, kaymıştım, Böreği görünce sanki doymuştum, Bir anda elimden kaydı kırk lira, Bütçeme çok fena koydu kırk lira. O kırk liraya neler alınmaz? Bir börek o biçim yere salınmaz, Gitti gayri gitti, daha bulunmaz, Bir anda aklımı aldı kırk lira, Bu sabah açlığa saldı kırk lira, “—Arif Abi” dedi yandan birisi, Bana düştü böreklerin irisi, Büyümüştü gözlerimin irisi, Bir anda yerlere düştü kırk lira, Çaresiz gönlümü deşti kırk lira. Çağırıp da dikkatimi dağıttı, Bilmem ki o çocuk nereye gitti? N’edeyim şimdi börek de yitti? Uzanıp yerlere yattı kırk lira, Bugün de açlığa itti kırk lira. Yere düşmüş börek bana bakınır, Alıp yesem onuruma dokunur, Gurbetçiler hep açlıktan yakınır, Ellerin sözünü tuttu kırk lira, Beni de açlığa itti kırk lira. Onun ile dost olmayı isterdim, Börekçiden başka kime gösterdim? Düşmeseydi o böreği bir yerdim, Sevincim kursakta koydu kırk lira, Bütçemi çok fena oydu kırk li Çok nazlandı, başka param yok diye, Varsıl ona bakmaz daha çok diye, Sarışın kız gibi bu cilve niye? Benim de payıma düştü kırk lira, İlan-ı aşk edip kaçtı kırk lira. Ülen kırklık bir geçersen elime, Arı koyacağım senin diline, Dönersin o zaman pullu geline, Allanıp pullanıp kaçtı kırk lira, Cebimde bir delik açtı kırk lira. Arif, nasıl düştü börek elinden? Şu börek de anlamıyor halimden, Sallanıyom yoksulluğun yelinden, Rüzgâra kapılıp uçtu kırk lira, Bilmem ki ne yana kaçtı kırk lira? Arif GÖLGE (Ankara, 18 Kasım 1984) (Not: Bu şiir, 26/06/2001 tarihinde, Mersin 2. Noterliğinin 13671 yevmiye no.su ile yazarı adına tescil edilmiştir.) NOT: 1984 yılında, Üniversite son sınıftaydım. Ablam da Üniversitede okuyordu. Ekonomik olarak epey sıkıntı çekiyorduk. Babamın emekli maaşının dışında başka bir gelirimiz yoktu. Mecburen yemekten tasarruf ediyorduk. Bir sabah kahvaltısı, bir akşam yemeği. Hepsi o kadar. Zaten sigara, içki gibi kötü alışkanlıklarımız da yoktu.Yine de çok zorlanıyorduk. Bir pazar günü, her zamanki gibi Cumhuriyet Öğrenci Yurdu’nun kantinine inmiş, sabah kahvaltısı için bir şeyler alacaktım. Cebimde 40-50 lira para vardı. Ertesi gün babam para gönderecekti ama o gün o parayla idare etmek zorundaydım. Kantinde sıraya girdim, yaklaşık 1 saat kadar bekledim, sıra bana geldi. Gözüm bir dilim su böreğine takıldı. Çok güzel kızarmıştı. Sordum 40 lira dediler. Olsun dedim. 3 onluk ve 2 beşlik verip, böreği aldım. Bir şişe de süt alacaktım. O sırada, alt sınıftan öğrenci arkadaşlardan birisi seslendi. Sanırım sıra beklememek için bana birşeyler aldıracaktı. Ona bakacağım derken, bir anda börek koyduğum tabak elimden kaydı. Börekler yere serilmişti. O anda beynimden vurulmuşa döndüm. Etrafıma baktım, herkes bana bakıyordu. Arlandım, böreği yerden alamadım. Bu kez süt almaktan da vaz geçtim. Böreksiz sütü napacaktım. Kuyruktan ayrıldım, kantinde boş bir masaya oturdum. O gün aç kalacağıma mı yanacaktım yoksa bana bakan nefis böreklere mi? O olayın anısına bu şiiri, hemen oracıkta yazdım. |
Ben ailemin yanında okudum.Ama çok şahit oldum ailesinden para bekleyen arkadaşlara.Arkadaşlar arsında toplanan paralara.Okumanın en güzel yanlarından biri de hayatı öğrenmek..Kutlarım hocam şiirinizi.Selam ve Saygımla...