KÖYLÜ KADINIBir hanım tanıdım binek taşında, Tahmin ediyorum otuz yaşında, Allı pullu örtmüş yazma başında Hassastır argındır köylü kadını. Ne güzel kokuyor yemek ocakta, Anne şefkatiyle çocuk kucakta. Terleri akıyor hava sıcakta, Her daim yorgundur,köylü kadını. Öyle işler çok ki güçleri yetmez, Çalışır yıpranır dertleri bitmez, Çektiği çileler hoşuma gitmez, Hayata dargındır,köyle kadını. Masum ,masum bakar gonca gül gibi, Utanır ,sıkılır sanki zül gibi. Yanmış ateşlere sönmüş kül gibi, Üzgündür ,kırgındır,köylü kadını. Kaşları incedir beyazdır yüzü, Anadan sürmeli elâdır gözü. Mütasıp kapalı ameli özü… Oğlundur,sürgündür,köylü kadını. Giysiler giyinmiş kuşaklı şallı, Nakışla işlemiş yaprağı dallı, Yakışmış bedene yeşilli allı, Dostluğa sorgundur,köylü kadını. Bağlamış gönlünü aşka sevdaya, Nasılda sallanır doymaz edaya, Püsküller boyanmış uymuş modaya, Yöreye vurgundur,köylü kadını. Kâzım özgür bunu yaşadı gördü, Türküler okundu toplandı dördü. Hatıra olarak bir çorap ördü… Buruktur durgundur,köylü kadını. Kâzım Özgür 24/Temmuz-1967 |
KENDİ ÖZ CANINA OLMADI DÜŞÜ,
BAHARA DÖNDÜRÜR AYAZI KIŞI.
EVİNE SARGINDIR KÖYLÜ KADINI.
ASIL HANIMEFENDİLER ONLAR BİLİYOR MUUNUZ ? BU ŞİİRİN DAHA FAZLASINI HAKEDİYORLER.
YÜREĞİNİZE SAĞLIK. SAYGILAR