HAKKIM KÜÇÜK İSTANBULBir sabah düştüm yollara, Yüreğim İstanbul’un tam ortasında duruyor, Hangi günahın bedeli ki bu gidiş, Beni çırıl çıplak ortada koyuyor. Ne cizgisi var yolun başında, ne aydınlığı bir adım ötesinde, Sarhoşluğumun ağırlığı genzimi yaktıkça, Sararım yaşanmışlığa bir tek çiftli kedere. Onca kalabalığın içine,bir tutam yanlızlık atman, Hakkı senin tayin etmen, Hak mı? Gözlerimi her Marmara ya dikişimde, Hiç martıları göstermeyişin, Açlığımdan beni terk edişleri, Ve yüzümden kendini akıtışını, Gözümde küçülttüğüm İstanbul’a, Hak mı? Bir sabah üşüdüm öyle, Öyle, hayat kazanına kepce daldıran Mehmet efendiler gibi değil, Aşkını kız kulesinde,bir kadeh şarapla tatlandıranlar gibi değil, Uçurum dileği gibi, Bir şehrin taliplisi gibi değil, Bir sabah ben gibi üşüdüm. Ünal 19.02.2009 |
aydınğılı (aydınlığı)
yaktıkca (yaktıkça)
Hakmı? (Hak mı?)
gibi...