419- VUSLATCanım yanmakta benim, beynim parçalanmakta Gözlerim ıslansa da, ruhumu dağlamakta, Gitmeseydin eğer sen, bunları yaşamazdım, Bu sözleri ben sana, hiçbir zaman yazmazdım. Hüznümün sebebi sen, dağda karı erittin, Kardelenleri söküp, öyle bırakıp gittin. Uzaktan zarar gelmez, acıtmaz o dikenler, Bir rüyaya kapılıp, yerinde sevinenler, Ölümü düşündüm ben, o da vuslatın adı Aynı yoldan gitsem de, yanımda bulunmadı. Terk etti zaman beni, zamana yenilsem de, Dağlarımda yaşıyor, kar ve kardelenlerde. Zorlansa da ince kalp, bırakmaz hiçbir aman, Akreplere yem oldu yelkovan, devir, zaman. Hüzündü mutluluğum, yanımda olsan bile, Bir tebessüm kafiydi, diken dönerdi güle, Aynı yolda yürüdük, yürümekti sonsuza, Kelebekler uçuştu, yandı yaptığın koza. Umudunu yaşarken, yandı savruldu çıra, Kapanmayan kapının, yıldızı oldu çıra. Bir binanın kilidi, iki katlı bir evi, Cüceye dönüştürdü, gönlümdeki o devi. Bildiğin o sevdayı, örsün üstüne koydun, Çekilmez bir çileyle, kalktın üstüne vurdun.. Teraslar mahzun artık, yürekteki o yapı, Çiçekleri soldurdun, kapanmış demir kapı. Sevdaya kapılmanın, gözlerindeki yaşı, Vuslatın olacağı, en son musalla taşı. Şahin HANELÇİ 17.07.2007 ERCİŞ-VAN |
saygılar