labuce'yi aramak - IGecenin gözleri neydin sen labuce fark edemediğim, eksik bir parça mıydın yap-bozumda, gelip ansızın kendi boşluğunu kapatan bakışlarında ki aşkı görünce anlıyorum kapımı çalanın gece olduğunu hayatın kıyısına oturup yüreğimize çarpan dalgaların sesini dinliyoruz yıldızlardan yokluğa uzanıp geçmiş ve gelecek bütün aşkları toplayıp birer birer önce bir’e yüklüyor, sonra bölüp tüm varlığa dağıtıyoruz nesin sen labuce tanımadığımız dokunuşlarda tanıdık izler arıyoruz bölmüyor acıtmıyor kanatmıyor bizi hiç bir şey bir çocuk oluyor avuçlarımda gece bulut gibi dokunsam yağacak üflesem dağılacak su gibi parmaklarımı aralasam akıp gidecek tutmaya da bırakmaya da kıyamadığım oluyor nesin sen labuce bilmediğine nasıl ulaşır insan nasıl tanır nerden bilir onu kayıp bir şehir oluyoruz suskun tüm bilinenler bilinmeyene çarpıp bölünüyor bir meltem esip geçiyor yıldızlar düşüyor gecenin bölünen yerinden gece soluyor yıldızlar sönüyor nesin sen labuce bıçak mıydın geceyi bölen yağmur muydun ıslatan rüzgâr mıydın geceyi sabaha savuran anlatamıyorum susuyor soluyor gece avuçlarımdaki çocuk dağılıyor avuçlarımda ki çocuk akıyor parmaklarımın arasından tutamadığım oluyor gece tutamadığım oluyor çocuk ve gecenin gözlerinde nem bir hiç gibi gidiyor ah labuce! gelenler gider, boşluklar biriktiririz itinayla suretler takas edilir gölgelerle gecenin gölgesi olur mu labuce ay dolunay da olsa her parça kendini bütünler yalnızca ay, güneşi ne kadar anlatabilir ki labuce aslın yüzüdür her surette aradığımız oysa bakiyesi hüzündür aşkın labuce! /ea/ |
Gecenin gölgesi olmadığındandır
O yüzden hüzündür gece
Güzeldi şiir
Kalem var ola
Sevgiyle...Şiirlerle kalın