HABER VER MENEKŞE SORULAR SORAN
siper başında ömrünü kucaklayıp
spermlerini çöplüklere istifleyenin portakal çiçeği açar şimdi sevdasının kuytu yanlarında haber ver menekşe sorular soran paralandığım gözbebeğine dokunsan dokunma bana ağlayacağım dolup dolup taşamazken telaşlarımda suyunu ekmeğini bölüşmez bir yalnızlık gözlerimin içine bakardı ellerini omzuma dokunduran aklıma takılırken saçlarına çiğ düştüğü vakitler havasını cıvasını yumrukladığım sabahlar çekip çıkartan insanların içinden sevdandı ciğerime işlemiş yüreğime dal budak salmış olan palaska diyor birileri koca ağızlarıyla miğferimde zehirli çiçek dalları birikiyor o anlar gizlim saklım yok ayın şavkı alnıma vurunca alnımdan vurulacak kadar gecede ödünç alınmış bir gaddar yürekle üleşilen bir matara sonra bulamaç olmuş sevda türküleri biriktikçe sözler hercai çiçeklerin yapraklarında habersiz bir yabancı yüreği kanıyor sana gözlerime bakınca içerlenme bulutlara uçurtmaları takılmış olan masum çocuk dudaklarıyla somurtup ürkek bir lisanla tükeniyorum ben çekingen niye bilmem mahcubum sonra kime koşsam zor çarşılar bir ömrü tuzla bir eden sancılar tuhaf ürkek çiçekler ayak altına alınmış yorgun gövdem devrilirken gemi güvertesine çocukluğumun gözlerinde soluyor çiçekler rüzgarlar devrilir mi bunalınca insan kendisinden okyanuslar ötesinden gelip alnımın çatısına nişan alınmış alnımı öpen çıkar mı artık bu saatten sonra paralanırken duyguları anı tazeleyen ömrümün kurşun olabilirler mi hiç uyku çakılı tüfeğime köy odalarında destan anlatmayı unuttuklarından beri paramla bile kurtulamadım destancı dizlerimle soluk alıp vermeyi unutmaktan |