Çoka çoktan giydim sırtıma ölüm yamçısını!Yürek o kadar genişti ki Evrenin genişliğine karşı Yeryüzü kadar büyük! Yeryüzü o kadar küçüktü ki Halk içine sığmayacak! Düş dünyam Kaf ananın zirvelerinde bulut Azmim karlı tepelerde Sıcak pınarbaşları! Bileğim hançer Papak saçlarım Çoka çoktan giydim Sırtıma ölüm yamçısını! *** Hangi seferlerden kaldı bana? Bilmiyorum Kefen entari Bacaklarım doru tay! Nereye koşmalıyım, tutkuların peşinden? Kavgaların içinde bilenmeli benliğim! İlkin çoğulluğundan arınmalı kimlik -Kabülsüzüm başkalarını tanımaya Tanıtmadan kendini kendine - Onun için dalında olgunlaşmalı Patlayıp, tomurcuk olana değin Onun için sıcaklığını almalı, tarihin Kırmalı kabuğu ve “Gelecek” adında Bir çocuk olmalı! *** Özleme dayanmalı Adına verilmeli kurban! Sıcak aş Sıcak yuva Ve sıcak uykular! Aydınlık kuşanmalı Karşılamaya çıkmalı aşkı Gözlerde parladıkça Gönüllerde yaşayacak olan Şimdi insana kendinden Çok çok çok daha yakın! *** Aydınlığa güzel bir yar İnsanlar olmalılar ay Ulaşılamadıkça sonsuz ve güzel Bir cennet! Ulaştıkça yaşanılır kılınabilen Bir dünya, gerçek! *** Azmin karlı tepelerinde, Sıcak pınarbaşları Bileğim hançer Papak saçlarım Çoka çoktan giydim Sırtıma ölüm yamçısını! Dansa kalkarmış gibi çıktım meydana Hangi seferlerden kaldı bana bilemiyorum? Kefen entari, bacaklarım doru tay Nereye koşmalıyım, tutkuların peşinden? *** Coşkun bir ırmak gibi akmalı yürek Kavgaların içinde ses bulmalı dizeler Gecelerin rahminde Ay aydınlık makamda Ezberlenmeli Yüksek perdeden sesle! İlikle beyninin hücrelerine Yüreklerin “Özgürlük türküsü”nü Bellet savaş erlerine! Özünü kaybetmeden Yükselecek insanlık sevgisini! |
Nereye koşmalıyım, tutkuların peşinden?
Kavgaların içinde bilenmeli benliğim!
Gerçekten güzeldi...