İstanbul KiminKöpekler işiyor top-akasya köklerine Tophane’de. Neft’i yapraklarda vampirler dans ediyor. Hürmüz’ün diş izleri kanıyor Kara. Ağlıyor muhacir top-akasya Tophane’de. Dört-çeker korna çalıyor durmuş yol ortasında. Ananı- avratını-geçmişini … Servetini … Sayıp döküyor minibüsçü, Yerli avrat tırmanıyor şoför mahalline, Uh yavrum… Bu ne frikik, taa fercine. Öyle ya, Top-hane. Kara-köy. Kule-dibi. Yüksek-kaldırım Kaldırım-indirim. Nere memleket, Ora memleket- bura memleket. Bütün yollar Roma’ya çıkarmış. Roma… Doğu Roma - Batı Roma. İs-tin-poli/stin-boli/is-tan-bol. İstanbul. Gidilir şehir-gidilesi şehir. Yollar çıkmasa da-giden görmese de Gidilesi şehir-gurbet olası şehir Muhacir olunası şehir. Eller-eller Yaban eller. Kobra yalıyor çingenin zurnasını, Neft tütsülü kubbeler, Düğüm düğüm gözyaşları boşalıyor yedi denize. Dişlek yılkı atları-gözyaşı sakaları, Didişiyor beş kıt’a kendi fışkılarında. Sen Türkü söylemeyensin. İstanbul Muhacir. Sen niçin Türkü söylemezsin İstanbul’da muhacir. |
tan ne demektir aydınlık.
yani istanbulda istemediğin kadar pislik bulursun
istemediğin kaDAR da AYDINLIK, AYDIN BULURSUN.
ŞİİRİNİZİ ÇOK BEĞENDİM. SAYGILARIMLA:
RR.AKDORA