EVLİLİK KAVRAMI
Gizlilik ve ayıpla utanç yetiştirildik
Evlilik kavramını bu diye zannederek Maddi birer yaşamla hayatla geçiştirildik Çoluk çocuk yeter de, artar da zannederek. Kendini hiç tanımaz, tanır diye sanırlar Gerçeği budur deyip, hemencecik kanarlar Bir zaman ah edip de, sonra işte yanarlar İnsanı sinesine hep su-i zan ederek. Öğretin ki, bilinçsiz cahil fikir kalmasın İçimizde gömülü basık zikir kalmazsın Sonunda da gönüller, hor ve hakir kalmasın Bellek ve kalbe koyma, hep hüsn-i zan ederek. Kimi uyur gezerdir, o aptala yatıyor Kiminin gözün de çöp, diken sanki batıyor Kimini de gördüm ki, şahsa ahkâm satıyor Boşa geçen yılları, kendini zan- ederek. Bir zaman sonra da işte evlilik biter Bu sorun da yıllarca, böyle gelmiştir gider Kendine yapıyorsun, cânım yaşamı heder Bilgiyi utanmadan, al füruzan ederek. Toplumumuzun karantinaya aldığı bir konu bu. Özellikle Türk kadınının bir bölümünün ’amaaaan sende’ sözcüğüyle kapalı sandıkta saklanan, hayat için, yaşam için o kadar değerli olan bu duyguyu hapsetmesini ele aldım. Kusurum varsa bağışlayın arkadaşlar. sözlük: HÜSN-İ ZAN, SUR-İ ZAN; Dehşetli hastalık anlamında olsa da,kalbe yapılan gıybet-toplumu kemiren dehşetli hastalık-başkası hakkında kötü düşünmek-kötüye yormak. FÜRUZAN; Hikaye, ayrıntı demek. ZAN ETMEK; Kuşku, şüphe . |