3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1182
Okunma
"Vicdanın yok ki nasıl kıymayasın
geceler gibi karanlık şimdi bahtım
bu kayboluş.. bu yok olmalar..
bilmem ki sen bana hangi gözle baktın..
ben daha nice uçurumlara sürgünüm
hasretin pusuda vurmayı bekliyor
yarınlarımı, umutlarımı ikiye bölmüşüm
hafiften bir yağmur benimle ağlıyor.."
seni bir dev gibi yaşattığım düşlerimde
sana bağladığım toz pembe hayallerimi
gün ağarırken seni ve bütün şiirlerimi
sahipsiz bir mezara bırakıp gidiyorum
işte gidiyorum senden ve bu şehirden
elimde iki yüzük, kalbimde acı bir yük
hiç tanıyamamışım erken düştü masken
hatıraları hancıya bahşis bırakıp gidiyorum
bal aksa bağından, altın çıksa toprağından
istemem ne tarihinden, ne de taşından
bu şehir ihanetlerin tanıdık simalarından
ayrılık vakti geldi gidiyorum
yalanla dolu hayata kaşlarım çatılırken
içimde ümitlerim bir günde yaşlanırken
akbabalar kalan artıklarımı paylaşırken
kendimden bile geçip gidiyorum
adaklar adasan mumlar yaksan ardımdan
dönemem! son artıklarımı da parçaladılar zaten
kader değil sensin beni meçhullere iten
senden geriye ne varsa yakıp gidiyorum
işte gidiyorum yaralı asker gibi dertleri sırtlayıp
uzakta bir tepede ümit ışığını kapatıp
bu aşk sayfasını da hüzünle noktalayıp
dönüşsüz bir bilet alıp gidiyorum.
Ali Uzgur