-Başlıksız-
Önce;
Dokuz ay süren bir belgesel ile başlar, Sonra bilim kurgu ile izlenmeye başlanılır, Anlanmaya çalışılır imikleri, Benzetilir -elleri- gözleri - kirpikleri Benzetilir ya anneye ya da babaya, Sonra; Tiyatro başlar, güldürür güldürtür.. Belli bir evreye kavuşur artık çıkmaya başlar süt dişleri Büyür annenin sevinci Su içlerinde çakıl tanesi Ve mayhoş bir ağartı uçlarında İlknur dur bu ilknur, Çiy damlası tırnakları Diş goncasında acı bir kamaşma ve Gülerken ağlaması Anne için uğraş, baba için eğlencedir Baba Çoban gibidir kaptırır gönlünü çalar kavalını salar tüm koyunlarını, Anne; Aydedeler uçurur geceler boyunca ve İknur; durulur pembeleri Avuçlanmış bir su da yalnızca Yürür denize bakar Annenin Sözleri, rüyaya karısır ince imgelerde oynar ideleri güler hep melekleri... -İlknur bu Açılır ekranı Bir serüven başlar heyecan salar seyircisine Yüremeye başlar, Emeklemesi kafi gelir, Kırar tabağı çanağı, Döker orayı burayı, yürümeyi koşmayı öğrenir koşar Deli taylar gibi, koştuğunu yeri bilmeden.. ve düşer düştüğü yeri suçlarcasına vurur ayakları, Ninesi kucağında Efsunlanır göz yaşları.. kulaklarına fısıltı düşer, unutur acısını Uyuya kalır kuştüyü kucaklar da.. -ilknur bu işte Fatih EFE ( Hitaf-i ) |