ARZUHALCİDaha gün ışımadan, Kalkardı arzuhalci Remzi, Abdestini alır, kılardı namazını, Yol üstünden bir fırından, Alırdı parası yettiğince simit, Sabahçı kahvesine varırdı, Kahveci uyandırırdı teker teker, Yuvasız kimseleri, daldığı uykudan, Remzi üzülürdü bu duruma, Dünya hali derdi, ne dese yalan, Garson bırakırdı çayı masaya, Yudumlardı çayını ağırdan, Sonra tutardı dükkanın yolunu, Duayla açardı her zaman, Halinden anlayanı yoktu. Vefa görmedi, Ne kardeşten, ne dosttan, Geçerdi daktilonun başına, Beklerken düşünürdü halini, Ölmekten korkmazdı, Ölüm Mevla’nın emri, Yalnızlıktan korkardı en çok, Kimi zaman çıkardı ekmek parası, Çoğu zaman içinde, yok. Şükretmesini bilen bir adamdı. Kimler gelmezdi ki kapısına, Boşanma davam var diye, Yaz arzuhalci dayı, iyi yaz, Dava uzamasın ikinci celseye, Kiminin davası çocuk velayeti, Bir kadın feryat figanlarda, Yalvar yakar yaz dedi, Bırakmasınlar yavrumu babasına, Nasıl üzülürdü bir bilseniz, Mesut olsun isterdi ademoğlu, Yapmayın etmeyin derdi bazen, Kimilerini ayırmadan birleştirdiği de oldu. Mutlu sayardı kendini, böyle olunca, Derdi biterdi, yalnızlığını unuturdu. Aklına getiren romatizmaları olmasa, O kalabalık sayardı kendini, Yalnızlığı çökerdi yine akşam olunca, Yoktu evde yolunu bekleyeni, Efkar dağıtsın diye, Açardı babadan kalma radyosunu, Ajansları dinlerdi her saat başı, Hele de oynak bir türkü çalsa, Ne başı ağrırdı, o zaman, Ne de azardı romatizmaları, Aç kalsa ne, alışmıştı zaten, Yeter ki olmasın milletin davası, Bir gün hiç kalkamadı yatağından, Azmıştı, kıran giresice ağrıları, Ne yokluğunu bilen oldu. Ne halini soran, Ne de çalan biri kapısını, Anladı ki son demdir kendi için, Azrail’e arzuhalini anlatma vakti, Öğleyin yokluğunu fark eden mi oldu. Selası bir camiden verildi. BAKİ EVKARALI |