KERBELÂ MAZLUMU SER-İ ŞÜHEDÂ !
KERBELÂ MAZLUMU SER-İ ŞÜHEDÂ !
************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ İbrahim, uğrunda, eylendi fedâ, Habibullâh şöyle, eylerdi nidâ; "Göklerin ve yerin süsü Hüseyin!" Kerbelâ mazlumu, ser-i Şühedâ! Habibin gözünün, nûru Şühedâ! ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Allah (c.c), Kur’ân-ı Kerim’de, Ehl-i Beyt’e, meâlen buyuruyor ki: "Allah (c.c), sizlerden rics’i, (yani kusur ve kirleri) gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor." Bu âyet-i kerime gelince, Ashab-ı Kirâm (R.Anhüm) sordular: - Ya ResulAllah (S.A.V.), Ehl-i Beyt kimlerdir? O esnada, Hz. Ali (K.V) geldi. Resulullah (S.A.V.) Efendimiz onu mübârek hırkasının altına aldılar. Fatıma tüz Zehra (R.Anha) da geldi. Onu da yanına aldılar. Hz. Hasan (R.Anh) geldi. Onu da bir yanına, sonra gelen Hz. Hüseyin’i (R.Anh) de öbür tarafına alarak buyurdular ki: - İşte bunlar, benim Ehl-i Beytimdir. Bu âyet-i kerime ve ilgili hadis-i şerifler, Resulullah’(S.A.V.) ın iki mübârek torununu sevmenin şart olduğunu belirtmektedir. Hz. Hüseyin(R.Anh) buyurdu ki: "Birgün yüksek dedemin huzuruna varmıştım. Übey bin Kâb da orada idi. Bana; ___"Merhaba, ey Ebu Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü" Diye hitâp ettiler. Übey bin Kâb hazretleri dedi ki: ___"Ya ResulAllah (S.A.V.), Gökler ve yer için, senden başka süs var mıdır?" Resulullah (S.A.V.) bunun üzerine buyurdular ki: ___"Beni insanlara Peygamber (S.A.V.) olarak gönderen Allah (c.c)ü teâlânın hakkı için, Hüseyin bin Ali (R.Anh), yeryüzünün merkezinin süsüdür. Ondan ziyade süs, göklerin tabakalarıdır." ... Birgün Hz. Hüseyin (R.Anh), Resulullah (S.A.V.) Efendimizin yanında idi. Annesine gitmek istiyordu. Hava yağmurlu idi. Resulullah (S.A.V.) Efendimiz duâ buyurdu. Hz. Hüseyin (R.Anh) eve gidinceye kadar, yağmur ara verdi. ... Resulullah (S.A.V.) Efendimiz, Hz. Hüseyin(R.Anh) i sağ dizine, oğlu İbrahimi sol dizine aldı. Cebrail aleyhisselam gelip dedi ki: ___"Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktır. Sen birini seç!" Resulullah (S.A.V.) Efendimiz buyurdu ki: ___"Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali’nin ve Fatıma’nın da canları yanar. Eğer İbrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Benim üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum." Üç gün sonra oğulları İbrahim vefat etti. Resulullah (S.A.V.) Efendimiz, Hz. Hüseyin (R.Anh) yanına her gelişinde, onu öper ve buyururdu ki: ___"Selamet ve saadet o kimseye ki, oğlum İbrahim’i ona fedâ ettim." ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Katlin dileyene, merhâmet etti, Rıfk ile konuştu, nasihât etti, Hakk, hidâyetine vesile etti; Kerbelâ mazlumu, ser-i Şühedâ! Habibin gözünün, nûru Şühedâ! ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ ... Hz.Hüseyin (R.Anh), vasiyetlerini tamamladıktan ve emanetleri oğluna teslim ettikten sonra savaş elbiselerini giyindi ve “Ehl-i Beyt’e”; ___“Allah’(c.c) a ısmarladık” Diyerek meydana yürüdü ve dedi ki; ___ “Ben Rasûlullah’ (S.A.V.) ın oğluyum, ben Allah’(c.c) ın velîsi Ali Murtazâ’nın evlâdıyım.” Daha sonra o zâlimler topluluğuna son bir defa söz söyleyerek; ___“Ey zâlim kavim? Ey gaddar topluluk! O yüce Allah’(c.c) ın kahredici kahrından çekinin ki; Firavun’un tayfasını Nil ırmağının selleri içinde boğdu. Fil ashâbının askerini Ebabil kuşlarının hücumu ile mağlup etti. Korkun o Allah’(c.c) tan ki; o Cebbar’ (c.c) ın gazabından ki, Lût kavmi âsilerinin şehrini darmadağın etti. Nûh oğullarının yurduna ölüm selleri yürüttü. Ey zâlimler! Eğer kazâ dîvânının Hâkimine, Hz.Resûl’ (S.A.V.) ün şeriâtına inanıyor ve bunlara boyun eğiyorsanız bu işlerin sonunu anın, bu zûlümlerden tövbe edin. Bana amân verin ki; Bu çocukları, bu kadınları gurbette ayak altında ezdirmeden, Habeş diyârı yönlerine veya Anadolu’ya alıp gideyim. Bu Arap adası ile Babil topraklarını size teslim edeyim. Eğer muharebeden vazgeçme imkânı yoksa, bâri birer birer meydana gelin!” Hz. Hüseyin’(R.Anh) in bu sözlerinden sonra, askerlerinin inançlarını değiştireceğini anlayan Yezîd ordusunun başındakiler; ___“Ey Hüseyin! Bizim savaşımız Yezîd’in emriyledir. Senin kurtuluşun ona biat etmektir. Ya kabul edip biat edersin, ya ölüme boyun eğersin!” Dediler. Sonra ok atıcılara şu emri verdiler: ___“Hüseyin’i göz açtırmadan ok yağmuruna tutun!” Askerler de Hz. Hüseyin’ (R.Anh) in üzerine ok yağdırmaya başladılar. Hz. Hüseyin (R.Anh) de meydanda dolaşıp; ___“Er istiyorum!” Dedi ve karşısına çıkanları birer vuruşta öldürdü. Hz. Hüseyin (R.Anh) o sapık askerleri dağıttıktan sonra, At’ını Dicle’ye sürüp, suya eriştirdi. Bir yudum su içip hararetini söndürmek istedi. Ama kadınların ve çocukların susayışlarını hatırlayarak, su içmedi. Sonunda düşman askerinin hücumları ile Hz. Hüseyin’(R.Anh)i yaraladılar. Hz. Hüseyin (R.Anh) birçok yara almıştı, yaraların çokluğundan ve susuzluktan güçsüz düşmüştü. Ömer İbn-i Sa’d Hz. Hüseyin’ (R.Anh) in bu halini görünce öldürülmesini istedi. Hz. Hüseyin (R.Anh) yere düştüğü zaman Sa’d oğlu Ömer’in emriyle bir vuruşcu Hz. Hüseyin’ (R.Anh) i öldürmeye gitti. O zaman Hz. Hüseyin (R.Anh), kendisini öldürmeye gelen bu kişiye; ___“Ey fukara!” dedi; “Beni öldürecek adam sen değilsin. Bu kötü işe çalışma ki, yazıktır. Sonra cehennem ateşine uğrarsın.” Deyince, O adam ağlayarak; ___“Ey Rasûlullah’ (S.A.V.) ın oğlu! Bu halde iken bile bize hâlâ acıyorsun. Hak ehli olduğuna şüphem kalmadı!” Dedi ve elindeki kılıcı, korkusuzca geriye dönerek, Sa’d oğlu Ömer’e fırlattı. Ömer’in adamları koştular, kılıcın ona vurmasına engel oldular ve daha sonra o adamı yaraladılar. O da yaralı bedeniyle, Hz. Hüseyin’ (R.Anh) in yanına geldi; ___“Ey İmâm Hüseyin (R.Anh), senin için beni şehîd ediyorlar!” Dedi. Hz.Hüseyin (R.Anh) de; ___“Mücâhidlerin ameli kaybolmaz!” Dedi. Sonra o kişiyi şehîd ettiler. ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Tâbi-li’emr’illah, Allah’a mutî, Geceyi gün eder, benizi beti, Nasıl kıydın ona, ey Şimir ati? Kerbelâ mazlumu, ser-i Şühedâ! Habibin gözünün, nûru Şühedâ! ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ ... Hz. Hüseyin’(R.Anh) in yüzü, karanlık gecede etrafını aydınlatırdı. Yaya olarak yirmibeş defa hacca gitti. Beraberindekiler bineklere binse de, kendisi binmezdi. Çok cömert idi. Buyurdular ki: ___"Cömert, efendi olur, cimri, hor olur. Bu âlemde bir mü’min kardeşinin iyiliğini, kendinden önce düşünen, öbür âlemde daha iyisini bulur." ... Böylece her yönden kılıçlar çekilip, Yezîd’in nimetlerine ve iltifatına kavuşmak ümidiyle, o alçak emre uyuluyordu. Bu alçaklık yalnız iki kişiye erişti. Birisi Enes oğlu Sinan, birisi de Şimir Zilcevşen’di. Bu iki zâlim, Hz. Hüseyin’ (R.Anh) i şehîd etmek için üzerine yürüdüler. Zâlim Şimir öne atılarak, Hz. Hüseyin’ (R.Anh) in karşısında dikildi. Hz.Hüseyin (R.Anh) dedi ki; ___ “Ey Şimir! Benim öldürülmem sana mukadder kılınmıştır. Ama bugün hangi gün ve hangi vakittir Ve bu ay hangi aydır?” Şimir bedbahtı: ___“Muharrem ayıdır ve Cuma günüdür. Vakit de namaz vaktidir!” diye cevâp verdi. Hz. Hüseyin (R.Anh) : ___“Ey zâlim!” Böyle bir haram ayında, Cuma gününde, namaz vaktinde İslâm hatipleri minber başında Atamın vasıflarını anlatırlar ve zengin, fakir kullar camiye yüz tutarlar. Sen nasıl olur da bu kötü işi yapmağa kalkarsın? Ey Şimir üzerimden çekil biraz mühlet ver. Ben de kurumuş dudağımla namaz kılayım. Çünkü namazda iken şehîd olmak bana miras kalmıştır. Ben de o baba saâdetini bulayım.” Dedi. Hz.Hüseyin (R.Anh) biraz kuvvet bularak oturdu, kıbleye yöneldi ve namaza durdu. Namazda secdeye baş koymuşken, başını secdeden kaldırmasına zaman bırakılmadan şehîd edildi. ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ İlâhi murâdın, cilvesi böyle, Kazâya rızâdır, teslimi öyle! Şir-i Yezdan sülbü, hun olmaz vay’la; Kerbelâ mazlumu, ser-i Şühedâ! Habibin gözünün, nûru Şühedâ! ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Hz. Hüseyin (R.Anh), kendilerinden önce Kûfe’ye amcaları Akîl’in oğlu Müslim’i, orada cereyân eden durumları anlamaya, halktan kendilerine biat almaya ve sonucu kendilerine bildirmeye memûr ederek göndermişlerdi. Müslim Akîl, Medine’de Rasulullah’(S.A.V.) ın kabrini ziyaret ettikten sonra Kûfe’ye yöneldi ve oraya ulaştı. Kûfeliler Muhtar’ın evinde, rivayete göre onsekiz veya yirmisekiz bin kişi Hz. Hüseyin (R.Anh) adına Müslim Akîl’e gelip biat ettiler. Kûfelilerden Ümeyye oğulları tarafını tutanlar, Kûfe Vâlisi Numân’ın bu hâle bir çare bulamayacağını, çetin birinin Kûfe’ye Vâli olarak gönderilmesini Yezîd’e bildirdiler. Yezîd bunun üzerine Ubeydullah İbn-i Ziyad’ı Kûfe’ye Vâli tâyin etmişti. Ubeydullah Kûfe’ye vardığının ertesi günü, halkı mescide toplayıp; “Kimin evinde Yezîd’e isyân eden biri bulunursa onu, evinin kapısında astıracağını” söyledi; onları korkuttu. “Kendisine yardım edenlere para-pul vereceğini” söylemeyi de ihmal etmedi. Kûfe’de bulunan Müslim Akîl, bunu duyunca Muhtar’ın evinden çıkıp, Urve oğlu Hânî’nin evine gitti. Müslim Akîl’i yakalayıp, Ubeydullah’ın yanına götürdüler ve Hicretin 60.yılı Zilhicce ayının 8. günü şehid ettiler. Hz. Hüseyin’(R.Anh) de o gün “Ehl-i Beyt’i” ile Irak’a doğru yola çıkmışlardı. Hz.Hüseyin (R.Anh) Mekke’de kan dökülmemesini istiyordu. Bunu kardeşi Muhammed’e de anlatmıştı. Kardeşi Muhammed; ___“Bari bu çoluğu-çocuğu götürme.”dedi. Hz. Hüseyin (R.Anh), kardeşine: ___“Rüyada Hz.Peygamber’(S.A.V.) i gördüğünü, Irak’a gitmesini emrettiğini, Allah’(c.c) ın kendisini kana bulanmış, çoluğunun çocuğunun esir edilmiş olarak görmek istediğini” bildirdiğini söyledi. Hz. Hüseyin (R.Anh), Kûfe’ye hareketinden önce şu kısa hutbeyi okudu: ___“Hamd Allah’(c.c) a, Allah (c.c.) neyi dilerse o olur; güç kuvvet, ancak onunla elde edilir. Salât-ü selâm Rasûl’(S.A.V.) üne olsun. Ölüm, genç kızın boynuna takılan gerdanlık gibi, Âdem oğullarının boyunlarına takılmıştır, onlara ezelden yazılmıştır. Yâkub, nasıl Yûsuf’u özlediyse ben de geçmişlerimi öylesine özlemişimdir ve ulaşacağım şehâdet yerini Allah (c.c) benim için hazırlamıştır. Allah’(c.c) ın kudret kalemiyle yazılmış olan ölümden kurtuluş yoktur. Biz, Ehl-i Beyt, Allah’(c.c) ın rızâsına uymuşuz, ondan râzıyım, belâsına sabrederiz, sabredenlerin ecirlerine ereriz. Hz.Rasûlullah’(S.A.V.) ın bedeninden bir parçanın O’ndan ayrılmasına imkân yoktu, o kutluluk yerinde cennette O’nunla beraberdir. O’nun gözü, bizimle aydınlanacaktır, vaadine, bizimle vefâ edecektir. Bize canını fedâ etmeye, bizimle can vermeye hazır olanlar, Allah’(c.c) a kavuşacaklarına tam inançla inanmış bulunanlar, bizimle gelirler; ben Allah (c.c) dilerse sabahleyin hareket ediyorum.” ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Fatıma tüz Zehra, ciğer pâresi, Aliyy-ül Mürtezâ, has dürdanesi, Resül-ü Zişân’ın, can bir danesi; Kerbelâ mazlumu, ser-i Şühedâ! Habibin gözünün, nûru Şühedâ! ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Hz. Hasan(R.Anh), âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimiz(S.A.V.)in terbiyesiyle yetişip büyüdü. Resulullah(S.A.V.)ın pek çok hadis-i şerifi ile övüldü. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Hz. Hasan’(R.Anh)ı çok sever, ona şefkatle muamele ederdi. Bir defasında Hz. Hasan(R.Anh), kardeşi Hz. Hüseyin(R.Anh) ile Resulullah(S.A.V.)ın huzurunda güreşiyorlardı. Resulullah (S.A.V.) Efendimiz, Hz. Hasan(R.Anh)ı teşvik buyururdu. Hz. Fatıma(R.Anha); ___"Babacığım, Hüseyin küçüktür, halbuki siz hep Hasan’ın tarafını tutuyorsunuz." Deyince, Allah’ın(c.c.) Rasülü(S.A.V.) Efendimiz buyurdu ki; ___"Ya Fatıma! Cebrail, Hüseyine yardım ediyor. Ebu Eyyub-el-Ensari, Hasan(R.Anh) ile Hüseyin’(R.Anh)in Resulullah’(S.A.V.)ın huzurunda oynadıkları sırada huzurlarına girince; ___"Ya Resulallah(S.A.V.), bunları çok mu seviyorsun?" Diye sordu. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de; ___"Nasıl sevmem? Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhânımdır." buyurdu. Abdullah ibni Abbas rivayet etmiştir: Resulullah, Hasanı omuzuna almıştı. Bir kişi; ___"Ya oğul, ne güzel zâtın omuzundasın! Dedi. Resulullah (S.A.V.) buyurdu ki: ___"Omuzumdaki da güzeldir. ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Ozan İlo kurban, rûhum yoluna, İkrârım böyledir, böyle biline, Helâldir yolunda, canım alına! Kerbelâ mazlumu, ser-i Şühedâ! Habibin gözünün, nûru Şühedâ! ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%&%%%% ************************************************ >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<< ************************************************ %%%%%%%%%%%%%%%%%%%% ************************************************ Hz.Hüseyin (R.Anh.), Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)’in küçük torunudur. Hicretin 4. yılında Medine’de doğmustur. Ağabeyi Hz.Hasan’ (R.Anh.)dan 1 yaş küçüktür. Resulullah (S.A.V.), onu ve ağabeyini çok sever, zaman zaman onlarla oyun bile oynardı. Bazen namaz kılarken Hz.Hüseyin (R.Anh.) ve Hz.Hasan (R.Anh.), O’(S.A.V.)nun mübarek sırtına çıkar, O (S.A.V.)da torunları düşmesin diye dikkat eder, secdeyi uzatırdı. Her hareketiyle Peygamber (S.A.V.) Efendimize benzeyen Hz.Hüseyin (R.Anh.), Hicretin 61.senesinde Kufe’liler tarafından, hilafet vazifesini yüklenmek üzere çağırıldı. Aile efradını da yanına alarak Kufe’ye doğru yola çıktı. Ancak Hz.Muaviye’nin yerine halife olan Yezit’in gönderdiği kuvvetli orduları tarafından Hz.Hüseyin (R.Anh.), Kerbelâ’da sıkıştırılarak şehîd edildi. Vefatı sırasında 54 yaşında bulunuyordu. Hz. Hüseyin (R.Anh.), Hicret’in 61. yılı (Milâdi 680) Muharrem ayının 10.günü Cuma öğlen namazı vakti Kerbelâ’da, Mûaviye oğlu Yezîd ordusu tarafından, şehîd edilmiştir. Türbesi Kerbelâ (Irak)’dadır. Cenâb-ı Hakk (c.c.) Kur’ân-ı Kerîminde; ___"(Ey Rasûlüm!) De ki: Buna (tebliğime) karşılık sizden, akrabalarımı sevmenizden başka hiç bir ücret istemiyorum." (Şûrâ Sûresi, Âyet: 23) Buyurmaktadır". Rabbimizden(c.c.), duâ ve niyâzımız o dur ki, biz günâhkâr kullarını, o mübârek efendilerimizin hürmetine affeyleye ve onlarla haşrede İnşaAllah, âmin. Ve Selâmün Alel Mürselin Vel hamdülillâhi Rabb-ül Âlemîn. Tâbi-li’emr’illah : Allah’ın emrine uyan Ati : Kalın kafalı, inâtçı, İlhami Erdoğan Ozan İlo |