Babil ve Kıyamet...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Babil ve dillere destan asma bahçeleri...
Ergen üzümlerin soyundan yapılan şaraplar, tek tadımlık, tak yaşamlık... Gerçek gibi AŞK gibi Düş olmuş Babil ve asma bahçeleri gibi... Yalancı bir cennet Ve bunun tam ortasında Gerçek bir KIYAMET... Babilin asma bahçelerinde ... Kaybolurken yağmurlarda yüzün, Beyaza vursun kırık coğrafyanda hüzün, Işığı kat çalakaşık önüne... Bir ordu dursun, Binbir nefesle, Dizlerinin dibinde... Ardına sakladığın düşleri uyandır bu gece... Ateşe vursun ayakların, Sönsün çukurlarında gözyaşların, Kokunu savur, Aklımın en bilinmez köşelerinde saklı yere... Ve Öldür içinde en bilinen denkleminle... Ölü(m)... Bir çocuk ağlasın kapında. Elleri eteklerinde kalsın Kalamayanlar dilinde... Unut(ma)... Birgün dirileceğim bu topraklarda, Ölmüşlüğümün günü yayılacak kulaktan kulağa Eğilip bir rüzgar üfleyeceğim gözlerine... Kirpiklerin havalanacak Eşlik edecek menzile kanat çırpan martılara Deniz göğe dokunacak, ben senin yüreğine... İşte kıyamet... İşte o zaman kıyamet... Ha koptu, ha kopacak... Gökay Birkan SUCAKLI - Babil ve Kıyamet |
umursamazlık külleri...
pazalığı yoktu oysa...
sebebi sevda
sualsiz çekip vur beni
tozu dumana katarak...
avuçlarımda saklı
yüz yıllık toprak...
gönlüne sağlık
sevgimle...