PERA'NIN RÛHUŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir kaç sene öncesine kadar devam eden o güzel ve unutulmaz Pera Palas Şiir Günleri, Sayın Hasan Süzer Beyefendi’nin vefatı ile noktalandı. Bir aile samimiyeti ve güzelliğinde olan o eski günleri unutmak mümkün değil. Orda sanki bambaşka bir havayı teneffüs ettik. Bir çok şair ve gönül dostunun birbirini tanıdığı, şiirlerini paylaştığı bir şiir mekânıydı. Ne güzel günlerdi o günler...
İnanıyorum k, sesleri ve ruhları, hâlâ o tarihî binada yankılanıyordur... Mâzinin çeken esrârı sarınca teni, Gizemli bir ses çağırır Pera’dan beni. Ben düşerim, gönül düşer aşkla yollara, Can ürperir, ruhum koşar şiir kollara. Aynalardan gülümseyen âşinâ yüzler, O loş, yüksek salonlarda geçmişi özler. Bin bir duygu, bin bir ilhâm ruhları közler, Cismi gitmiş, gönüllerde o güzel sözler. Gönlünün hazinesinden bulup çıkarır, Yüreğinden doğar sözler sanki yakarır. Pera’nın salonlarında çınlar sesleri, Arşa doğru yükselirken gül nefesleri. Şairlerin gönlü gençtir, saçında aklar, Oymalı konsol gözleri sırları saklar. Hayâllerden, rüyâlardan şiirler dolar, O ihtişamlı, porselen, büyük vazolar. Kapılıp bir an hayâle dalar gözlerin, Merdivenden iner, mavi gözleri derin Bakarken Mustafa Kemâl ürperir tenin, Eski günlere gidersin, titrer yüreğin. Zamanı almış geriye götürmüş yeller, Cânevinde duygulardan gerilmiş teller, Özler sussa,sözler susmaz yaşar Pera’da, Diller sussa, gönül coşup taşar Pera’da... Hâlenur Kor |