-Başlıksız-
Ben bulutlar üstünde pervaz edip uçarken
Hem arzın merkezine yolculuk yapıyorum Günler bazen salise bazen bir yıl geçerken Bir yıldız yakalıyor bir yere bakıyorum Geç zannettiğim zaman ağaran bir tan yeri Takvimlerde rakamlar silinmiş okunmuyor Beynim kara kışlarda bedenim de zemheri Uzanıyor ellerim yanıyor dokunmuyor Sis perdesi kapatmış beyin hücrelerimi Hissetme sinirleri kan kızılı duyarsız Aynalar paramparça gösterir her yerimi Dokunmuş bir hain el saat şimdi ayarsız Attığım her adımım rüzgar yaprak misali Paslı bir tel parçası yırtıyor yüreğimi Yağmur ve güneş görmüş beton toprak misali Taşa dönmüş duygular sildiler ereğimi Çıldırdım mı ben yoksa deli mi oluyorum Güneş bir buz kütlesi kanım pıhtılaşıyor Kaybettiğim gerçeği hayalde buluyorum Beden başka alemde ruhum uzaklaşıyor Mehtap önünde peçe gündüzün kirli yüzü Gizlenir karanlığın sahte kuytularında Beden ve dünya özdeş ruh mananın ikizi Akıl tekrar bir bütün olmak kaygılarında Mehmet Çiftçi |
Dokunmuş bir hain el saat şimdi ayarsız
sana dokunan o hain el ve parçalanmış aynalar burada çığlık çığlık...özellikle bu iki satır bana çok şey anlattı.
saygılar Nurdağlı.