HAYAT YOLCULUGUM
Ben,
hayat yolculuğuna çıktım gitmekteyim yalnızlık tünelinde tek başıma... yolum uzun ve dikenli, hayatın labirentlerinden geçmekteyim umutlarımı, hayallerimi zamanın iç derinliklerinde sonsuzluğun uçsuz bucaksız gizemine bırakarak ilerlemekteyim... hayallerime ortak olan sevgi çemberimde senden kalan kırıntı anılar var.. tuvalime resm edilen, hayatımın senfonik aryası yaşananlar... hayat, sen oyun oynadın bana, ne sen vefalı çıktın, ne de ben cesur, ölüm tüneline varmaktayım kendimce seni vefasız aşklara bırakıyorum her istasyonda... ayakta kalmayı, tek başıma yaşamayı başaramadım, üzgünüm, yüreğim yaralı, serzenişlerim, haykırışlarım çığlık çığlığa hayat duy beni, canımı yakıyorsun.. SİİR DOSTU VİLDAN GULDAĞLI 14.11.2008- 21.45 |
bırakıyorum
her istasyonda...
ayakta kalmayı,
tek başıma yaşamayı
başaramadım,
üzgünüm,
yüreğim yaralı,
serzenişlerim, haykırışlarım
çığlık çığlığa
hayat duy beni,
canımı yakıyorsun..
........
Hayat her şeye rağmen devam ediyor ve yaşanılıyor.
Dün, somut fotoğraf; yarın, soyut fotoğraf. Yaşanılan an ise can üfleyen ayna.
Şimdiki anın şenlenmesi, an be an geçmiş
ve gelecekten maksimum seviyede bugün lehine ilgisizleşmedir.
İlgisizleşme ama vazgeçme değil.
Zaten anın doludizgin yaşanması yarının inşası değil mi?
Bir noktada dörtnal hayat yarışından bugünde/anda rahvana yöneliş.
“Ahh”ları, “off”lar kayalıklarına vurdurmadan “ohh”lar limanına demirleyip
hayat rıhtımında asude demli çay sohbetlerinde eritmeli.
Buna rağmen hayatın acımazlığını dillendiren içlenmeydi.
Selam, saygı ve Edip'çe tebriklerimle...