Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Hamdioruc
Hamdioruc

Rabçılık da "A-Z"ye

Yorum

Rabçılık da "A-Z"ye

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

119

Okunma

Rabçılık da "A-Z"ye

Rabçılık da "A-Z"ye

Kelime-i şehadet İslam okuluna kayıttır.mezun olmak ayrı şey.namaz kıl ama kabul olması ayrı şey...Hacca da git.zekat ta ver.Rabçılık da "A-Z"yedir...Rabçılık beli İslam belli...nasib olan farklı...Ölçü tek...her tefsiri tefsir sayma he fıkhı fıkh sayma...Ölçü tektir...ulu din üstün din ilahi din ilim-bilim teknik olan din bellidir...

Esma belli ama kulluk derece derecedir farklı...

İnsan sayısınca İslam var deme...Allahı esmaları belli dini belli...

Sıra "masonlara", yani "büyük balıklara" geldi ! Devletimize en fazla destek olma zamanlarındayız !"o kıldığın namaz değil...NTE sofrasına bütün Rabçıları davetetmedikçe "o kıldığın namaz değil" çünkü kıyamın Allah için değil secdedesin müşrike hala...

Rabçılık da"A-Z"ye

Namazın kabullülüğü de "A-Z"ye..

Ne Olursa olsun İki Yüzlü olma.. bir Yüzün dürüstlüğe İmza Atarken, Diğer yüzün şerefsizliğin Kitabını Yazmasın "o kıldığın namaz değil.İslam tek namaz tek... ama kabüllüğü farklı.

﴾Taha/46﴿ Allah buyurdu: “Korkmayın, bilin ki ben sizinle beraberim; işitirim, görürüm. Korkmamak var korkmamak var...Esmaya kulluğun varsa hakkın korkmamak veya esmaya kulluğun kadar olmamalı korkmaman...Keyfi değilsin...ilkesi var varlığın.Hz İbrahimin Nemrudun ateşine düşmesine izin verilmiş...Keyfilik yok İstisnalık yok ilkeler var varlıkta...

Gazzede TDT de yanımızda olsun...Rabçılar ülküsüdür Gazze...Görevde ve sofrada bir ve biz olalım....Bir olalım iri olalım diri olalım...

Savunma sanayi ülkümüzü TDT görev bilsin.Ümmet de...KORKMAK bizden uzak olur...

Düşmandan değil esmaya kul olamamaktan olmamaktan kork...İbrahim nemrudun ateşine düşer...Gazzenin soyu kırılır..."A-Z"yedir korku da...Nüklerli Pakistan dostu değilse gazzeli kokmalı...Pakistanı beyin saysın Gazzeli İştişare etsin yani pakistanla….

Al-i imran/175: Sizi korkup düşmandan kaçmaya çağıran ancak şeytandır ki, içinize kendi dostlarının korkusunu yerleştirmek istiyor. Şu halde, gerçekten mü’min iseniz onlardan korkmayın, yalnız benden korkun!

Esmaya kusurluysa kulluğun Kork...düşmandan Hz İbrahimin Nemrudun ateşine düşmesine İzin verildi...Türkiyede ihtilal mümkün değil korkma korkutandan Aliyevi koruduysan Şarayı koruduysan...ihtilal başarısızlıkla sonuçlanır yani...görevde kullukta kusurlu olma...

Korkuyu hakketme..."A-Z"yedir görevde kusursuzluk da

Kaderi suçladık Nefsimizi suçlamalıydık...Lütfu yetersiz sanki Allahın... oysa şükür de kusurluyuz...Şu ayeti tefsir değil tahrif ettik...Tefsir tek olur fıkıh tek olur ölçü ilim tek olur çünkü...."A-Z"yedir tefsirlerin de kıymeti...de.

﴾286﴿ Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!

Tefsiri:

Sûrenin başında Allah’ın iyi kullarının gayb âlemine, doğru yolu göstermek üzere gönderilmiş Kur’an’a ve ondan önce gelen kitaplara iman ettikleri, namazı kılıp zekâtı verdikleri, Allah’ın verdiklerinden O’nun rızâsı için harcamalar yaptıkları, bu iman ve güzel ameller sayesinde Allah rızâsına uygun bir hayat sürüp iki cihan saadetine nâil oldukları zikredilmişti. Arkadan tafsilâta geçilmiş, daha önce gelen kitaplar, peygamberler, ümmetler, Allah’ın onlara bahşettiği çeşitli nimetler, nankörlükler, isyanlar anlatılmış, bunlardan ibret alınarak İslâm’ın getirdiği hidayetten sapılmaması pekiştirilerek istenmişti. Bu sûre, hicretin ilk yıllarında geldiğinde muhatapları büyük ölçüde Allah’ın rızâsına uygun bir hayat yaşıyorlardı. O’nun rızâsı için her şeylerini geride bırakarak Medine’ye hicret etmiş muhacirlerle onlara her şeyleriyle kucak açmış ensar vardı. Allah Teâlâ sûrenin sonunu getirirken bu kullarına bir mükâfat olmak üzere onlar hakkındaki hükmünü, onların kendi nezdindeki yer ve değerlerini bildirmek istemiş, böylece ilk müslümanların yolunu izleyecek olanlara da bir dinî hayat dersi, kul ile rabbi arasındaki ilişkiyi kurmanın yolu hakkında bir anahtar vermiştir: Resul ve çevresindeki müminlerin imanlarının ve itaatlerinin Allah tarafından tasdik edilmesi eşsiz bir iltifat, emsalsiz bir saadet vesilesidir. Bu tasdiki takip eden niyaz tâlimi ise kulluk yolundaki iniş çıkışları göstermekte, iyi niyetli kulların istemeden meydana gelen kusurlarını yüce mevlânın bağışlayacağına işaret etmekte, Hz. Peygamber’in ümmetine gelen en son ve kâmil dinin başta gelen özelliklerinden biri olan “kolaylık” temel kuralını dile getirmekte; esasen kulluğun güç olmadığını, çünkü Allah’ın kullarına güçlerini aşan yükümlülükler buyurmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Sûrenin başıyla sonu âdeta bir levhanın iki parçası gibi birbirini tamamlamaktadır. Nitekim ümmetin geleneğinde de hem özellikle okunarak hem de levhalaştırılıp itina ile duvarlara asılarak bu özellik hayata geçirilmiştir (peygamberler arasında ayırım yapılmamasının anlamı hakkında bk. Bakara 2/136).

Allah’ın, kullarını güçlerini aşan fiillerle ve davranışlarla yükümlü kılmayacağını ifade eden bu âyet, İslâm düşüncesinde ortaya çıkmış bulunan önemli bir tartışmanın çözümüne ışık tutmaktadır. “Allah’ın kullarına, güçlerini aşan bir görevi yüklemesi (teklîf-i mâlâ yutâk) câiz midir?” sorusu etrafında gelişen bu tartışmada, Allah’ın kudret ve iradesini sınırlar korkusuyla “câizdir” diyenlere karşı, O’nun hikmetine, adaletine, imtihan iradesine, dinî, ahlâkî, hukukî değerlerin, mükâfat ve cezaların mâkul bir temele oturması gereğine ağırlık verenlerin savunduğu “Câiz değildir, hakîm olan Allah böyle bir yükümlülük getirmez” diyenleri bu âyet teyit etmektedir.

İnsanların kader ve fiillerinde kendi rollerinin de bulunduğunu ifade eden “Lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır” cümlesi, “kaza, kader, irade, kudret, kesb” konularında asırlar boyu süren ve mezheplerin (ekol) oluşmasına temel teşkil eden bir tartışmaya açıklık getirmektedir. “İnsanların ortaya koydukları fiillerde ve davranışlarda kendilerine mahsus irade ve kudretleri yoktur” diyen Cebriyye ekolü; “Bu fiiller ve davranışlar, bağımsız olarak insanın irade ve kudretinin eseridir, fiilini yoktan var eden (îcâd) kuldur” diyen Mu‘tezile mezhebi; “Kulun fiili meydana gelirken Allah’ın irade ve kudreti yanında –etkisi bulunmaksızın– kulunki de vardır” diyen İmam Eş‘arî, bütün bu ekollerin karşısında yer alan Mâtürîdî mezhebi, diğer deliller yanında bu âyetten ışık ve güç almaktadır. Bu son mezhebe göre Allah Teâlâ kullarına irade ve kudret (güç) vermiştir. Bu irade ve kudret yaratılmıştır, hem hayır hem de şer için işler ve bu mânada “küllî” niteliklidir. Küllî irade ve kudretin, hayır ve şerden birine sarfedilmesi ise cüz’î niteliklidir; yani cüz’î kudret, cüz’î iradedir. Buna kesinleşmiş ve fiile yönelmiş azim (azm-i musammem) ve “kesb” de denir. Kesb fiilin aslını (yok iken var olmasını, yaratılmasını) değil, vasfını (hayır veya şer olmasını) etkiler. İşte beşerî sorumluluk da bu kesbe dayanır (genişbilgi için bk. Kemâleddin el-Beyâzî, İşârâtü’l-merâm, s. 54 vd., 248-263). Açıkladığımız âyette kulun fiiline etkisini açıkça ifade eden kelime, Türkçesi “elde etmek, kazanmak, hak etmek” demek olan “kesb”dir. Eskiden sıkça tekrarlanan “Kul kâsibdir, Allah da hâlıktır” veya “Kul kesbeder, Allah da halkeder” cümlesi bu gerçeğin vecizeleşmiş şeklidir (ayrıca bk. Bakara 2/7).

Yukarıda meâli zikredilen bir hadis, Muhammed ümmetinin unutma ve yanılma sebebiyle meydana gelen kusurlarının Allah tarafından bağışlandığı müjdesini veriyor ve burada geçen duanın kabul edildiğini belgeliyor.

Hıristiyanlık için de amelî geçerliliği bulunan Eski Ahid’de yeme, içme, temizlenme gibi konularda oldukça zor dinî kurallar, yasaklama ve sınırlamalar vardır. Kur’an-ı Kerîm’de bu âyetten başka yerlerde de aynı tarihî gerçek dile getirilmiştir (A‘râf 7/157). İslâm’ın ümmete getirdiği yükümlülükler ise fıtrata uygundur, insanların zorlanmadan hatta kolayca yapabilecekleri ödevlerdir. Şahsî ve özel durumlar sebebiyle zorluk baş gösterdiği takdirde de ruhsatlar vardır.

Aslında temel nitelikleri sıralanmış bulunan bu dine bütün insanlığın akın akın girmesi gerekirdi. Mümin aklı böyle düşünür, mümin gönlü böyle ister ve beklerdi. Fakat Allah’ın imtihan için kullarına verdiği akıl, irade, nefis, yine bu maksatla insanlara musallat olan şeytan milyarlarca insan için doğru yolun ve hak dinin engelleri olmuş, müminin beklentisinin aksine insanların hakkıyla şükredenleri, küfür ve nankörlük içinde olanlardan az bulunmuştur. Bu çokluk karşısında müminler, kendi güç ve gayretleri yanında ve ondan daha çok yüce Allah’ın yardımına sığınmak durumundadırlar:

“Sen bizim mevlâmızsın, inkârcılara karşı bize yardım et!”

Sûrenin bu son iki âyetinin fazileti hakkında birçok sahih hadis rivayet edilmiştir. “Bakara sûresinin sonunda iki âyet vardır ki bir gecede okuyana onlar yeter” meâlindeki hadis bunlardandır (Buhârî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 10, 27, 34; diğer bazı örnekler için bk. Şevkânî, I, 342 vd.)Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 454-456


Rabçılık da"A-Z"ye

Namaz belli ama kabüllüğü"A-Z"ye..tefsiri fıkhı... eleştir onlar da "A-Z"ye ilme çok uzak çoğu

Zikir de "A-Z"ye kıymette o kıldğın namazdan daha kymetlidir NTE teknoljisi uzmanı olman.Kıymetölçsü esm çnkü.Kalp balık...zikir su ama bazısı kirli su.... bazısı zehirli...NTE tekolisinde uzman olanın kıyamı Allah için..zanını koruyamayanın namazından uyku daha hayırlı...Namazımız zehirli su kalbimizi düşmanıdır... de ey Ezanını koruyamayan...

"A-Z"dir kıymetin ey şehadetli...Kadeş biliriz seni de ama "A-Z"yedir kardeşlikler de...Adillik ilke çünkü...

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Rabçılık da "a-z"ye Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Rabçılık da "a-z"ye şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Rabçılık da "A-Z"ye şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn, @sulecannn
23.10.2025 13:22:11
Hamdi hocam merhaba. Siz çok bilgili birisine benziyorsunuz. Kaleminizi tebrik ediyorum. Sizin gibi donanımlı bir insan ancak yanlışlıkla, fark etmeden şiir bölümüne bir yazı ekleyebilir kanaatimce. Yanlışsam düzeltin. Selamlar, kaleminiz hep yazsın. 🌾✍🏻

ŞuLeCannn tarafından 23.10.2025 13:25:49 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL