3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
139
Okunma
Ah renkli bilye hikayeleri
olan yarim
şehrin bir yanı, göze kaçan duman gibi;
diğer yanı,
kim gittiye giden bir
yağmurla
nefesim sokakların yarım akıllı seslerine,
uyanışına eşlik ediyor.
Pencereler, kapılar,
nefesi şişik bir rüzgârın hayaline sırnaşıp
sımsıkı kapatıyor
telaşlı bir ışığa gözlerini.
Bulutlar kül rengi.
iç sesim,
kendisine uyduruk bir şehrin
uzaktan izleyeni olmam
ne kadar garip.
Sen sorgusun da burnumun direklerini sızlatır
dilimde pul pul dökülür
ateş benzeri sözler
Ben kimim?
kimim bu şehrin oda yalnızlığında;
kırmızıyı sever,
ateş, nar tanesi ten,
suskunluğunu da kuru bir dal edinebilirim.
Bir baltaya sap olmamanın
en erken yaşını geride bırakan duygularım,
uçurum uçurum inmeler
çıkışları katlasa bile
yok kalplerinde yerim.
Sevilmek,
kırık bir dalın üzüntüsü gibi.
o bir adım ötemde oturur,
bense hâlâ
o öte adımı atamamışım.
Kış kuşlarına akıllık edip,
üşümenin şah sultanı memleketimin
bir sayfa dolusu özlemem de göndermişim.
Sevmek,
garip bir istekli yükseliş;
dağlar gibi
sahipsizliğe meydan okur...
18-10-2025
ist
5.0
100% (6)