Elveda Aşk
Karlı bir İstanbul akşamında
Bir sokak lambasına sırtımı dayayıp Buz tutmuş ellerimde ellerini arıyorum Lapa lapa yağarken üzerime yokluğun Bembeyaz sokaklarda kızıla bürünüyorum Ve geceye dönerken akşamın rengi Yeniliyorum akıp giden zamana Yavaş yavaş kaybediyorum seni Kayboluyorum... O sokak lambasının altında Yalın ayak karların üzerinde Sessiz sedasız Gidişini izliyorum... Durma git...adım adım unut beni Nasılsa yaşattığın her şey yalanmış Gidişinin bıraktığı ayak izlerine Düşerken kar taneleri İstanbul yalvarıp kapansa dizlerine Yine dönmezsin geri Hani derler ya; Dönüşü olmayan gidişler varmış Durma git...adım adım unut beni Sonunda her şey bitti Buraya kadarmış... Yaşanmamış bir aşkı yaşayacakken Son sözün kaldı bende Kapı önüne bırakılmış... Önce bir ’Elveda’, sonra teselli; Önümde yaşanacak çok uzun yıllar varmış Durma git...adım adım unut beni Adımı görürsen ölüm ilanlarında Üzme kendini! İnsan asıl ölümü yalnızlığıyla yaşarmış Bu da benim sana son sözüm olsun; "Aşk vazgeçmek için değil Sabretmek için yaratılmış..." EMRE AKTÜRK |
inanılmaz keyif aldım ya...
tüm duygularıma hitap etti ve çok beğendim arkadaşım...
özellikle final muhteşemdi...
"Aşk vazgeçmek için değil
Sabretmek için yaratılmış..."
yoksa bir umut vazgeçmeyip ne yapılır emre?
aşk bazen de koyup düşlerini zulana vakurca eyvallah diyebilmeyi becerebilmektir bence...
sevgimle hep...