3
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
128
Okunma

Ah Yaşlılık, ah …
Bir zamanlar aynada gülüşüm vardı,
şimdi o da silik bir hatıra gibi bakıyor bana.
Dizlerim yorgun, ellerim titrek,
ama kalbim hâlâ genç bir kız gibi çarpıyor bazen,
bir şarkının ortasında,
ya da eski bir kokuda.
Dostlar gitti, yollar sustu,
evin duvarları bile beni tanıyor artık.
Bir sandalye, bir battaniye,
bir de geçmişin sıcak yüzü…
Hepsi yerli yerinde,
bir ben eksilmişim sanki.
Ah yaşlılık, ah …
Ne garip misafirsin sen,
geldin, yerleştin kalbimin tam ortasına,
gitmeyi hiç düşünmeden.
Bir zamanlar bahardım,
yapraklarım yeşil, rüzgârım deli.
Şimdi sessizim,
bir çaydanlık gibi
fokurduyorum sobanin üstünde,
geçmişin sesiyle birlikte.
Ah yaşlılık ah ...
ne çok hatıra sığar senin adının içine.
Bir fotoğraf düşer ellerimden,
gülüşüm kalır içinde,
ama yüzümde çizgilerle anısı.
Gençlik bir rüya,
sevda bir yel,
ve ben hâlâ dua ederim
aynı gökyüzüne —
biraz daha sabır,
biraz daha nefes diye.
Bir zamanlar ben de koşardım,
Şimdi baston gölgesi yol arkadaşım.
Gözlerim uzaklara dalar,
Bir torun gülüşünde bulurum baharımı.
Evlatlar büyüdü,
Kendi yollarında telaşlı.
Ben sessiz bir köşede,
Eski günleri okurum her akşam.
Komşular azaldı,
Sokaklar yabancılaştı.
Bir fincan kahvenin buharında,
Dertleşirim kendimle usulca.
Ne sevda kaldı, ne heves,
Bir tek hatıralar ısıtır içimi.
Yaşlılık dediğin bir tür vedadır,
Ama insan, alışamaz
Ne zamana nede kendine.
Şiir yazar
Ceylan.c.yilmaz
5.0
100% (6)